Üçüncü Dünya Savaşı

Üçüncü Dünya Savaşı

Nisan 5, 2021 0

Dünyanın ençok lafı dinlenen stratejik araştırma işletmelerinden Stratfor’un kurucusu politika bilimci Dr. George Friedman Ocak ayında yeni bir kitap çıkardı.

Mesela Rusya ve Çin gerileyip çöküyor, Üçüncü Dünya Savaşı çıkıyor ama uzayda reelleşiyor. Üstelik Türkiye de hadiselerin merkezinde. Zira Ortadoğu, Balkanlar, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika’ya egemen bir imparatorluğa dönüşüyoruz yine, hilafeti de canlandırmışız, Amerika Birleşik Devletlerinin asabını bozuyoruz. İşte Friedman’ın kahinlikleri.  
 
Bir yanda Türkiye-Japonya bir yanda Amerika Birleşik Devletleri-Polonya

RUSYA’NIN SONU KAZANÇ

2010-2020 arasında Rusya güney hududunu genişletir, Gürcistan’ı içine alarak yeni komşusu Ermenistan’la ilişkileri sıkılaştırır. Bu vaziyet Türkiye’ye Soğuk Savaş yarıyılında yaşadığı tatsızlıkları andırdırır. Bu kere karşılık verecektir, milli güvenliğini sağlamak için Kafkasya’daki hudutlarını gerektiği kadar ilerletecektir.

Rusya’nın Kafkasya’da ilerlemesi elbette Türkiye kadar Amerika Birleşik Devletlerini De rahatsız eder. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya, Rusya’nın Avrasya kontrolüne karşı Amerika Birleşik Devletleriyle her türlü uyuşmayı yapar. Böylece Soğuk Savaş gibi, yine Amerika-Rusya arasında bir hudut çizilir, ama bu kere Berlin’de değil, Karpat Dağları’nda. Ama kaygılanmaya gerek yoktur zira Rus ordusu ve ekonomisi giderek cılızlar. 1917 ve 1991’de olduğu gibi bu kere 2020’de çöker.

ÇİN KAĞITTAN KAPLAN

Şu anda herkesi korkutan Çin’in ekonomik gelişmesi, uzun vadede kárlı değildir. Dev ülke, ekonomik krize girer ve dünya lideri olma olasılığı ortadan kalkar. Ekonomik kriz, 2010’un sonlarında ülkede eforunu da zayıflatır, bölgeler arasında rekabet başlar, ananesel yabancı husumeti hortlar. Çin 1920-30’larda yaşadığı kargaşanın içine yuvarlanır yine. Bundan yeniden o yarıyılda olduğu gibi en çok Japonya faydalanır.

NATO BİTER

2020’de Rusya ve Çin’in zayıflaması iki ülkenin hudutlarını korunmasız hale getirir. Türkiye’nin de dahil olduğu komşu ülkeler tarafından bir avlanma cennetine dönüşür Avrasya.

Japonya, Rusya’nın doğu kıyılarına ve Çin’in doğusuna gözünü diker. Zira popülasyonu 107 milyona düşmüştür, bunun 40 milyonu 65 yaşın üstündedir. Enerji kaynakları tükenmiştir. Geleceğini garanti altına almak için bölgesel bir lider olmaya çalışmalı, Rusya’nın yeraltı kaynaklarından faydalanmalıdır.

Türkiye ise, Kafkasya’dan kuzeye doğru ilerleme amacındadır. O sırada Polonya şahlanır. Rusya’ya doğru ilerlemeyi tasarılar; hem daha önceki hudutlarına dönmek hem de Rus tehdidini tamamiyle bertaraf etmek istemektedir. Peşine de Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerini takar.

Tam bunların beynelmilel neticeleri mükemmeldir. Bir kere Avrupa’daki Fransız-Alman üstünlüğü yerini Polonya liderliğinde Doğu Avrupa ülkelerinin üstünlüğüne vazgeçer. Fransa ve Almanya’nın Polonya’nın istilacı ruhuna karşı minik Baltık ülkelerini korunmakta çekimser davranması, NATO’yu pratik olarak tamamlar.

BU ADAMI NİÇİN CİDDİYE ALALIM

Friedman’ın 1996’da kurduğu, takribî 70 analistin çalıştığı Teksas merkezli Stratfor Strategic Forecasting Inc., dış siyaset ve ekonomi mevzularında Pentagon dahil pek çok kuruluşa danışmanlık yapıyor. Analistlerinin çoğu daha önceki CIA casusu, o surattan da Stratfor için Amerika Birleşik Devletlerinde “gölge CIA” diyorlar. Friedman, kahinliklerini jeo-siyasete ve tarihe sabrettiriyor. Hipotezleri Amerika Birleşik Devletleri ulusu tarafından da çok alaka görüyor. Misalin 2004’te yayınladığı “America’s Secret War” Amerika’nın Saklı Savaşı çok satmış, hakkında çok konuşulmuştu.

NEO-HALİFELİĞİN MERKEZİ TÜRKİYE

Bugün dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olan Türkiye 2020’de 10’uncu sıraya yükselir. Rusya’nın çöküşüyle beraber hem Avrasya’nın hem de Arap dünyasının en eforlu oyuncuyu haline kazanç… Türkiye’nin tarihi düşmanlarından Yunanistan, Balkanlar’daki kargaşa sebebiyle giderek eforsuzlaşmıştır. Arap Yarımadası da, yalnızca petrole dayalı ekonomisiyle bir krizin eşiğindedir.

2020’ye yanaşırken Amerika Birleşik Devletlerine karşı son kozlarını kullanan Rusya’nın karıştırdığı Ortadoğu ve Balkanlar korunmasız ve eforsuz vaziyettedir. Türkiye için büyük fırsat! Bu fırsatı değerlendirecektir:

Tesirini Kafkasya’nın kuzeyine, Rusya ve Ukrayna’ya kadar ilerletir, Don ve Volga akarsularının arasındaki vadiye oturur, Rusya’nın tarım cennetine kurulur.

Kazakistan’ı din kartını kullanarak kontrolü altına alır, Orta Asya’ya iyice yerleşir. Artık Karadeniz bir Türk gölü haline gelmiştir. Kırım ve Ukrayna’nın Odessa şehri tam alışverişini Türkiye’den yapmaya başlar.

Gerçek emel hem Karadeniz hem Akdeniz’i hakimiyet etmektir: Bölgesel efor olmak istiyorsan bu koşuldur. Bunun için de Türkiye Avrupa ülkelerini Boğaz’dan uzak yakalamaya çalışır. Giderek gelişen hudutlarını gözetmek için Balkanlar’ı da hakimiyet altına almak ister. Tabii orada çıkarları, o sırada sıkı bir Amerika Birleşik Devletleri bağlaşığı haline gelen Macaristan ve Romanya ile çatışacak, taraflar Ukrayna’da kafa kafaya gelecektir.

Irak ve Suriye’de karmaşa vardır, Kürtler bütün “Kendi ülkemizi kurmanın sırası” diye düşünürken Türkiye bu iki ülkeyi de hakimiyet altına alır. Bununla da kanaat etmez Arap Yarımadası’na kadar iner.

Türkiye’nin Akdeniz düşünü reelleştirecek büyüme, Mısır’daki bir iç savaş sayesinde yaşanır. İslam dünyasının en ehemmiyetli eforu haline gelen Türkiye, Mısır’daki sıkıntılılığı bastırmak için bölgeye sulh eforu yollar. Böylece oraya da yerleşir ve Süveyş Kanalı’nı hakimiyet altına alır. Artık Kuzey Afrika’ya doğru ilerlemek çok daha basittir.

Ortadoğu’da Türkiye kontrolüne girmeyen iki ülke kalmıştır: İran ve İsrail. İsrail sabreder ama dört bir taraftan Türkiye’yle çevrilmiş vaziyettedir. Körfez’e egemen olan Türkiye, pratik olarak İran’ı da köşeye sıkıştırmıştır.

Ortadoğu’daki bu kontrolün yalnızca ekonomik ve askeri ebatta kalmasını yeterli görmeyen Türkiye işin içine dini de katar. Bütün bir “halifelik” gibi davranır. Bu arada Osmanlı yarıyılının eforunu tüm dünyaya anımsatmak istercesine başşehri de Ankara’dan İstanbul’a taşır. Böylece bölgedeki varlığını Müslüman ülkeler nezdinde hukukileştirir.

Bu büyümelerden beğenmeyen Amerika Birleşik Devletleri, boş durmaz ve bölgede Arap milliyetçiliğini körükler. Balkanlar’da da anti-Türk hissiyatı baş gösterir. Ne var ki büyük bir Avrasya ve Ortadoğu imparatorluğu haline gelmiş Türkiye için bunlar minik meselelerdir.

2050-2052 ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI

* 2050’ye gelindiğinde dünya eforları büyük bir gerilim içindedir. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin ve Japonya’nın Orta Asya ve Avrasya’daki kontrolünden son derece rahatsızdır. Amerika Birleşik Devletlerinin natürel bağlaşığı haline gelen Polonya, Ukrayna’yı ele geçirmesine ve Akdeniz’e inmesine mani olan Türkiye’yle çatışır. Türkiye ve Japonya da Amerika Birleşik Devletlerine karşı ittifak kurar.

* Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve Japonya’yı büyük bir tehdit olarak görmesine karşın ilk etapta sıcak savaşa girmek istemez. Türkiye ve Japonya’nın başka ülkelerin hudutlarına hürmet göstermediğini, insan haklarını çiğnediğini iddia eder, ekonomik ambargolar uygular.

* Bu arada Amerika Birleşik Devletleri uzayda harikulade bir insansız ordu kurmuştur. Yıldız Savaşı Sistemi ismini verdiği teknoloji sayesinde uzayda oluşturduğu platformlardan dünyanın her yerine birkaç dakika içinde hipersonik insansız uçaklar yollayabilecek vaziyettedir. Bu platformlardan birini Türkiye’nin güneyine doğrultur. Ve ültimatom verir: Ukrayna ve Balkanlar’ın hakimiyetini Polonya’ya ver, Kafkasya’dan çekil, Boğaz’dan istediğimiz gibi geçelim!

* Türkiye, Amerika Birleşik Devletlerinin ülkeyi bölmek istediğine inanmıştır. Japonya’yı da yanına alarak savaşa girmekten başka takati yoktur. Amerika Birleşik Devletlerinin uzay sistemini gaye alan hamle Kasım 2050’de Japonlar’dan kazanç. Bundan sonra savaş hem uzayda, hem de karada devam eder. Türkiye, Polonya’dan kurtulmak için Almanya’dan dayanak ister. Almanya, Amerika Birleşik Devletlerini böyle bir savaşta yenmenin ihtimalsiz olduğunu öğrenmesine karşın Türkiye’yi karşısına almamak için bağlaşık olmayı kabul eder.

* Üçüncü Dünya Savaşı 2052’de sona erer. Japonya, Türkiye ve Almanya viraneye dönmüştür. Neyse ki sivilleri hedeflemeyen ileri teknoloji uçaklar sayesinde yalnızca 50 bin birey can verir. Sonuçta Amerika Birleşik Devletlerine uzayda istediğini yapmasına ihtimal verecek bir uyuşma imza atılır.

* 2060’da hálá İslam dünyasının liderliğini elinde yakalayan Türkiye, Washington’la arayı düzenler ve yine hoşlanılan bağlaşıklar listesine ismini yazdırır…

Her şey daha önceki hamam daha önceki tas haline döner.

Haberci

Tags: Güncel Teknoloji Haberleri, Teknoloji, Üçüncü Dünya Savaşı Categories: Teknoloji
PAYLAŞ PAYLAŞ PIN EKLE PAYLAŞ PAYLAŞ PAYLAŞ
Related Posts