Bilgisayardan çoğala kalan süremi televizyon başında geçirmeye karar verdiğimde, genelde seçimimi spor kanallarından yana kullanırım. Bu kanalların içinde bir tane var ki, gerçekten insanı gaza getiriyor ve şahane görüntüler sergileyerek ekran başında cümbüşlü dakikalar geçirmemizi sağlıyor. Extreme Sports kanalından bahsediyorum. Genelde tabiat sporları ve riskli sporlarla yayınlar yapan bu kanal karşısında müddet geçirmek gerçekten çok hoş. Beni en çok etkileyen görüntüler ise, kaykaycıların yeteneklerini gösterdikleri ve ağzım sarih izlediğim görüntüler oluyor. İşi o kadar iyi öğreniyorlar ki, neresi olursa olsun kayabiliyor, hatta artistik hareketlerle insanı daha da büyülüyorlar. Bir merdivenin incecik bir trabzanı, yüksek yerlerin kenarları, hatta bu yüksek yerlerden alt atlamak…Bunların hiçbiri onları korkutmuyor, zira onlar profesyonel.
Tüm kent benim
Kaykay mevzusunda gerçekten profesyonel ve teknik olarak egemen olunduktan sonra, seyir zevki oldukça zengin görüntüler ortaya çıkıyor. Üstelik bu zevk neredeyse hudutsuz. Sokaklarda, bahçelerde, sokaklarda kaykay ile yapacak o kadar çok hareket bulunuyor ki, zati çevre bol ölçüde materyal ile dolu. Tony Hawk da bu işi en iyi yapan şahıslardan biri. Oyunlarda da bu bir kaide gibidir. Şayet bir işi iyi yapıyorsanız, bir üretimde adınız geçecektir. Tony Hawk’s Underground 2, kaykayımızla kabiliyetler sergilemenin yanında, güzelce müddet geçirdiğimiz çok zevkli reyin. Zira tam caddeler bizim, tam duvarlar bizim, herşey bizim.
Tony Hawk tezsi pek de yeni sayılmaz, ama reyin dünyasındaki en tutarlı imallerdendir. Çizgisini hiç bozmadı ve hep çıtayı daha da yükseğe çıkardı. Underground 2 de, serinin piyasalara sürülen sonuncusu. Emelimiz, bir sürü artistik hareket bilerek bunları kentlerin geniş caddelerinde uygulamak ve puanlar kazanmak. Ayrıca, bize verilen muhtelif vazifeleri de muvaffak olarak daha fazla puan kazanıp, yeni hareketler bilebiliyor, böylece saklı kalmış olan bir sürü öğeyi de hür vazgeçebiliyoruz. Underground 2, normal zengin bir içeriğe sahip.
Oyunumuz aslen 2 mod üzerine yoğunlaşmış vaziyette. Birisi “Classic Mode”, ötekiyi de “Story Mod”. Bayağı modda, kent içinde bize verilen minik tefek misyonları yaparken, bir yandan da bol bol puan kazanmaya çalışıyoruz. Çevrede yapacak o kadar çok şey var ki, bunalmak neredeyse ihtimalsiz. Keşfedecek hareketler ve bu hareketleri uygulayabileceğimiz bölgeler var. İster otomobillere tutunarak ilerleyin, ister etraftaki insanlara çarpın, dar mekanlarda kayın, havalarda taklalar atın, hatta birilerine domates atın. Bunlar, reyin içerisinde yapabileceklerinizin çeyreğini oluşturmakta. Hadisenin ise, Story modunda bitiyor. Belirli bir öyküye bağlı olarak ilerleyen bir kısım burası. Makûs adamlar…Neyse hadisenin devamı süpriz olsun, zati çok da ehemmiyetli bir mevzu yok, genel emel yalnızca eğlendirmek. Öykü vakayı da tuz biber olmuş. Muhtelif haritalar var ki bu haritalar, bazı kentlerin sokak ve caddelerinden alana geliyorlar. Buralarda dolaşarak bize verilen misyonları yerine getirmeye çalışyoruz. Natürel tek işimiz, yalnızca çevrede gezip kuru kuru misyon yapmak olmamalı. Ehemmiyetli olan, daha fazla artistik hareket bilmek ve bunları uygulayarak yüksek puanlar yapmak. Kent içinde gezdikçe, bazı şahıslardan farklı misyonlar alacak ve bunları yapacağız. Mesela, bir otomobilin arda belirli bir vakit süresince takılarak ilerlemek, ya da bir müzğin ritmiyle cadde ortasında farklı kaykaylı figürler sergilemek gibi. Yeri gelecek, alacağımız vazifede belirli bir puanın üzerine çıkmaya çalışacağız. Bunu yapabilmek için de, bol hareket bilmeli ve onları muntazam bir şekilde uygulamalıyız. Story modunun başında, Tutorial kısmı bulunmakta. Burada, reyin içerisinde kullanacağımız bir hayli hareket öğretiliyor ki bunları bilmek ileride kendi bulacağımız hareketler için de oldukça ehemmiyetli. Belirttiğimiz gibi, kendi artistik hareketlerimizi de bulup uygulayabiliyoruz.
