1998 yılında ortaya çıkan ve PC ortamında oynanabilecek en efsane oyunlar ortasında geçen Half-Life oyun dünyasını kökünden değiştirmesiyle biliniyor. FPS oyun dünyasında radikal değişikliklere sebep olmasının yanında birçok oyuna da ilham vermiştir. Bildiğiniz üzere emsal periyotlarda bu oyun Delta-Force, SWAT ve Quake üzere oyunları tek sözle yedi bitirdi.
Gordon Freeman isimli bir karakteri hayatımıza kazıyıp, akabinde başkalaşım geçiren bir dünyaya adım attıran ve aslında gerçek bir kaygı oyunu olan Half-Life nedeniyle bilgisayar başında ne kadar vakit geçiriyoruzdur sizce? Bu ortada Gabe Newell, Half-Life’ı yaparken sizce dünyanın en güçlü adamları içinde yer alacağını biliyor muydu? Haydi o vakit Efsane Oyunlar kısım 7 başlasın. İşte Half-Life…
Karmaşık bir üretim sürecine merhaba
Kıssa ve hususlara girmeden evvel çok çılgın birkaç bilgi verelim. Gabe Newell Windows 95 ve 98’de sahiden önemli katkılar sağlayan bir yazılım mühendisidir. Microsoft’un 271. Çalışanı olan Newell nitekim zeki ve yetenekli bir geliştiricidir. 1995 yılında Michael Abrash Microsoft’tan ayrılarak id Software’da çalışmaya başlamış yeniden John Carmack’la birlikte oyun geliştirmişlerdir. Quake’i yapan takım 1996’da Gabe’e; “Babuş bir gel de şu Quake motoruyla neler yapıyorsun göster” demişlerdir.
Bu gazlamanın akabinde, Mike Harrington’la bir arada Microsoft’tan istifa eden Gabe Newell gidip Valve Corporation’ı kurdular. Quake oyun motorunun lisanslarını alan iki Half-Life’ı geliştirmeye başladı. Quake motoru üzerinde geliştirdikleri Half-Life FPS tarihinin birinci öykü tabanlı oyunu olma özelliği taşıyor. Aslında Half-Life’ın en net özelliği de budur. Çatara patara adam vurduğunuz oyunlardan bir hedef uğruna ateş ettiğiniz oyunlara geçiş yapıyorsunuz.
Kasvet içinde kasvet, güya kasvetception
Half-Life’ın genel itibariyle kasvetli yapısıyla insanı nitekim karanlık bir ortama girdiğini hissettiriyor. Az cephane, az insan çok yaratık… “Allahım bana sabır ver” demeden edemiyorsunuz. Gordon Freeman isimli karakterimiz bu noktada ortaya çıkıyor. Albert Einstein hayranı Freeman Black Mesa’da Xen boyutu kristalleriyle deney yapacakken “abowwwww… sen deney aksi git, üzerine Xen boyutu kapısını aç birde üzerine oradaki yaratıklar dünyaya gel…”
Xen boyutundan gelen yaratıklarla mı kapışacaksın? Olayı örtbas etmeye çalışan Black Mesa çalışanlarıyla mı kapışacaksın? Oyunun en karmaşık kısmı her yer ceset. Yani şöyle bir şey anlatmak lazım tahminen de sizlere. Artık burada özet olaylar örgüsünü sunuyoruz ancak Half-Life’ı satın alıp oynamadan aslında tabiatını anlayabilmeniz mümkün değil. Ekseriyetle kıssa tabanlı oyunlarda da ne yazsak spoiler olacak heyecanınız kaçmasın istiyorum bu nedenle. Fakat şunu söyleyeyim Half-Life oynarken yaşadığınız psikoloji insanın iliklerine kadar işliyor. Oyunun belli bir noktasında Black Mesa casuslarına “Xen’den gelenler sizi bir dövse keşke hak ediyorsunuz” demeden edemiyorsunuz.
Müzikler ve atmosfer çok öbür
Half-Life’ın müzikleri ve atmosferi sahiden başarılı. Oyunun yayınlandığı periyotta üzerine hakikaten çalışılmış sound trackler kullanılmış. O çaresizlik ve kıyamet günü hissiyatını net olarak hissedebiliyorsunuz. Bu oyunu öykü modunda oynamadıysanız bugüne kadar çok şey kaçırmışsınız. Oyunda yerine nazaran aksiyon müzikleri eşliğinde yaratık öldürmek çok enteresan bir hissiyat sunuyor.
Oyun içi de epeyce düşünülerek yapılmış. Oyuna baktığınızda periyot için grafikleri ve haritalarının ne kadar ayrıntılı olduğunu anlayabilirsiniz. Half-Life’ı bugün olduğu noktadan alsanız ve üzerine biraz geliştirme yapsanız öyküsü ve o devirde düşünülen tüm grafiksel ayrıntılardan ötürü inanılmaz bir remastered çıkarabilirsiniz.
Half-Life oynanış tecrübesi günümüzü oluşturmaya başlıyor
Team Fortress ve Counter-Strike’ın temel oyun mekaniği Half-Life’da oluşmaya başlıyor. Valve isteyerek ya da istemeyerek günümüz FPS oyunlar dünyasının temellerini atmış oluyor. Valve’ın geliştirdiği Source oyun motoru sayesinde birçok mod geliştiriliyor. Burada değerli bir ayrıntı var o da şu; “Valve oyunu geliştirdiğinde bu derece bir tesir yaratacağını hiç hayal etmemiş”.
Yani tamam bir oyun yapıyor ve buna modlar geliştirilmesine müsaade veriyorsunuz lakin dünyanın en tanınan FPS oyununun sahibi olacağınız hatta tüm dünya FPS tarihine istikamet vereceğiniz fikri o an yok. Counter-Strike’ın bir anda popülerleşmeye başlaması tüm dünyada gözleri Valve’a çeviriyor ve firma taraf veren olmaya başlıyor.
Valve, Counter-Strike’ı satın alıyor
2000 yılında Valve’ın Counter-Strike’ı satın almasıyla bir arada oyun modu olan CS bir anda “ana oyun” oluyor. Aslına bakarsanız oyun epey kolay bir mekanikte çalışıyor; Counter-Terorrists ve Terrorists’ler ortasında geçen bir uğraş. Oyunda gerektiği kadar bir silah envanteri bulunuyor. O periyotta birkaç harita var ve oyun başlıyor. Half-Life mekanikleri ve oyunun multiplayer modunun nitekim çok fonksiyonel olmasından ötürü bir anda oyun tanınan oldu
Oyun turnuva yapmaya çok müsaitti, bu süreç içerisinde Half-Life yalnızca CS’e erişmek için bir araç olmaya başladı. Valve’ın iki seçeneği vardı: “Ya öykü tabanlı Half-Life üzerinden gideceklerdi ya da gerçekçi senaryo ve oynanış tecrübesiyle herkes tarafından sevilecek Counter-Strike üzerinden devam edeceklerdi”. Firma bir müddet için para kazanacağı mecrayı seçti ve Counter-Strike’la yoluna devam etti.
Half-Life “Efsaneler Yaratan Oyun” oldu
Crossfire Redux haritası Half-Life’ın elbet en çok sevilen yerleri ortasında yer almakta. Oyunu arkadaşlarınızla toplanıp oynuyorsanız birkaç saatinizi burada geçirebilirsiniz lakin üzgünüm ki yalnızca o kadar. Evet muazzam bir oyun olan Half-Life’ı sahiden efsane yapan şey öteki oyunları efsane yapmasıydı. Counter-Strike ve Team Fortress bu oyunlardan yalnızca ikisi. Valve’ın Half-Life’ı günümüz FPS oyunlarının temelini, mekaniklerini, sistemini, seslerini hatta gelir formüllerini ve esporu oluşturdu. Kelebek tesirine şöyle göz atalım mı?
Half-Life’ın doğuşu Counter-Strike’ı akabinde CS’nin oluşumu birçok FPS oyunu etkiledi. Yani günümüzde Valorant’a kadar aslında ne kadar çok tetiklenen etken var. Half-Life FPS oyunlar dünyasının “kelebek etkisini” başlatan o küçük kelebek. Oyunun harikalığını tartışmaya dahi açmak saçma olur lakin bir oyun neleri doğurabilir, dünyayı nasıl şekillendirebilir ve nasıl “multi trilyon dolarlık” bir sanayiyi yaratabilir umarım anlatabilmişimdir.
Gabe Newell’ın aklında o devirde Half-Life’ı yarattıktan sonra oyun sanayisinin bu türlü gelişebileceği var mıydı? O sorunun cevabını sizlere bırakıyorum dilerseniz yorumlarda cevaplayabilirsiniz. Bu ortada önümüzdeki hafta incelememizi istediğiniz oyunu lütfen yorumlarda belirtin, tüm yorumlarınızı tek tek okuyoruz.
Dipnot: Bu ortada tahminen inanmakta zorlanacaksınız fakat Bill Gates; Gabe Newell, Michael Abrash, John Carmack ve Mike Harrington üzere isimleri istifa etmeleri ve kendi oyun şirketlerini açmaları tarafında bildiğiniz teşvik ediyor. Oğlum gelecekte para bu işte, siz yapacaksınız ki biz lisans satalım diyor adam. Bunu da final kısmına ekleyeyim dedim. (Ulen Bill Gates biliyorsun işini haa)
