Nebatların Hayatımızdaki Yeri

Nebatların Hayatımızdaki Yeri

Nisan 28, 2021 0

Tüm canlıları ilgilendiren bilgileri sunmayı kastettiğimiz bu haberde, ilk olarak nebatların dünyasını belirleyerek başlıyoruz.

Bu mevzuda merak ettikleriniz ve paylaşmak istediğinizi bize yazın. Sayfamız bizlere erişen temennileriniz güzergahında büyüyecektir…

Nebatlar gerek görünümleri gerekse Ekosistemdeki işlevleri ile birer tabiat şahaneleridir. İnsanlar için birer şifa kaynağı olan nebatların bir hayli cinsi, ilaç sanayiinde de kullanılmaktadır.

Hayatımız için lüzumlu oksijenin tamamı nebatlar tarafından üretilir. Şayet nebatların asıllaştırdığı fotosentez enzimlerinden bir tanesi dahi olmasaydı şu an yeryüzünde hiçbir canlı var olmayacaktı. Nebatların, canlılara sağladığı tek fayda yalnızca fotosentez de değildir. Bunun yanı gizeme nebatlar, böcekler, memeli hayvanlar inek, zürafa, geyik vs., kuşlar ve hemen hemen tüm mahlukatlar için birer yiyecek kaynağı ve birer yuvadır.

Nebatların nasıl yaşadıklarını, ne ile beslendiklerini, canlılarla nasıl bir ilişki içerisinde olduklarını eksantrik fotoğraflar eşliğinde araştıralım.

Nebatın sahip olduğu 3 esas öğe vardır.

Kök
Gövde
Yapraklar
Bunları tek tek ele alalım

1 Kök
Bu esas öğelerden ilki, nebatın köküdür. Kök, nebat için lüzumlu tüm su ve mineral Maddeleri tıpkı bir vakum gibi emerek gövde ve yapraklara kadar iletir. Kökün inanılmaz bir özelliği ise salgıladığı bazı kimyevi maddelerle kendisini toprak altında yaşayan kurt, solucan ve mikroorganizmalara karşı gözetmesidir. Bu bir nebat için eksantrik bir gidişattır. Zira kapkaranlık toprağın içinde bir kökün, kendini gözetmek emeliyle, böcek ve mikroorganizmaların beğenmediği bir kimyevi üretip salgılaması dış dünyadan habersiz nebattan beklenilmeyecek bir gidişattır.

2 Gövde
İkinci esas öğe olan gövde, yerine getirdiği işlevler itibariyle harikulade bir yapıdır. Bahçelerde, caddelerde pek çok Ağaç görürüz. Devasa bir gövdeleri vardır, üzerlerinde de binlerce yaprak. Fakat gövde dışarıdan görüldüğü gibi yalnızca odunsu bir dokudan oluşan kolay bir yapı değildir.

Ağacın gövdesi fantastik bir elastikliğe sahiptir. Bu elastiklik, rüzgar ve kaba hayvanların yaptığı dış tesirlere karşı nebatın gövdesinin kırılmasını maniler. Natürel saatte 200 kilometre. ile esen fırtınaları saymazsak.

Gövde içerisinde tıpkı bir su ağı gibi döşeli bir borucuk ağı vardır. Bu ağı oluşturan boruların geliştirilmiş biçimleri alttaki fotoğraflarda görülmektedir.

Biçimlerde görülen kısa borular, nebat içerisinde bir intizamla dizilerek hem suyu yukarıya doğru çıkarmakta hem de yukarıya çıkarma sırasında suyun bir kısmını boruların çevresinde dizilen hücrelere aktarmaktadır. Bu sistem tıpkı insandaki kan damarı ağına eş. Yukarıya çekilen su böylece özgür bir akımla her tarafa dağıtılmış olur.

Suyun yukarıya çıkmasına neden olan güç ise “osmotik tazyik” ve “emme tazyiki” ismi verilen iki güçtür. Misalin; kuru bir kağıdı diklemesine suya daldırdığınızda suyun yukarıya doğru çekildiğini görürsünüz. Burada alana gelen hadise “emme tazyiki”dır ve nebatlarda suyun hücreler tarafından yukarıya çekilmesine neden olur. Hücreyi, kağıt olarak düşünebilirsiniz.

Osmotik tazyik ise hücre içindeki iyon ve mineral konsantrasyonu fazla olduğu hallerde ortaya çıkar. Hücre içerisindeki iyon ve mineral konsantrasyonu yükselince hücre şipşak su almaya başlar. Hücrenin bunu yapmasındaki emel, içerisindeki iyon konsantrasyonunu düşürerek olağan seviyeye getirmek istemesidir.

Hücrenin, iyon konsantrasyonunu düşürmek için suyu sürüklemek istemesi, “Osmotik tazyik” gücünü doğurur. Bu tazyik tek bir hücre için çok ufak bir güç olsa dahi bir ağaçta trilyonlarca hücre vardır ve her bir hücrenin çekiminden doğan güçlerin toplamı, suyun toprak yüzeyinden onlarca metre yukarıya çekilmesini sağlar.

Yandaki ağacın yüksekliği takribî 35 metredir. Bu kadar yüksekliğe su çıkarmak için apartmanlarda, eforlu hidroforlar kullanılmaktadır. Ancak nebat, sahip olduğu harikulade anatomik yapısı sayesinde bu problemin üstesinden gelerek suyu rahatlıkla topraktan sürükler ve yapraklara kadar iletir.

Afrika’daki bazı balta girmemiş ormanlarda yüksekliği 120 metreye kadar varan ağaçlar yaşamaktadır. Bu ağaçlar topraktan o kadar fazla su sürüklerler ki, ağacın gövdesine kulağınızı yasladığınızda akan suyun sesini net bir biçimde dinleyebilirsiniz.

Gövdenin öteki bir mükemmel özelliği de kabuk üretip zamanla bu kabukları dökmesidir. Hiç merak ettiniz mi nebatlar neden kabuk üretirler ve neden muhakkak bir zaman sonra bu kabukları dökerler?

Bir nebat çok güç koşullar altında yaşar. Nebatın en büyük düşmanlarından biri mikroorganizmalardır. Mikroorganizmalar insanları hasta ettiği gibi nebatları da hasta ederler. Fakat nebatlar, bu hastalıklardan korunmak için gene dahiyane bir çözüm bulmuşlardır.

Ağaçlar çevrelerini saracak bir biçimde kabuk üretirler. Bu kabuklar oldukça kalın bir yapıya sahip olup, bakterilerin iç taraflara erişmesini maniler. Bazen kabuk bağlamak da işe afacan. Bu sefer ağaç, bu kabukları dökmeye başlar. Böylece hem taze bir örtüye kavuşur hem de bakteri yuvasına dönen kabukları kendinden uzaklaştırmış olur.

Bazı ağaçların çevrelerinden yapışık bir akışkanın sızdığını görürsünüz. Millet arasında “Çam sakızı” ismi verilen “Reçine” akışkanı, biyokimyasal olarak nebat tarafından üretilmiş harikulade bir ilaçtır. Ağaç, kaba hayvanlar ve insanlar tarafından üzerinde bir yara alana getirildiği takdirde bu akışkanı şipşak salgılamaya başlar. Yaralanan bölge bu akışkan ile kapatılarak hem mikroorganizma atağı yasaklanmış olur hem de yaranın acilen iyileştirilmesi sağlanır.

Bu akışkanın en ehemmiyetli özelliği mikrop kırma özelliğinde olmasıdır. Başka Bir Deyişle bu akışkana yanaşan bakteriler, akışkanla temas etmesi haline can verirler. Ayrıca “Kalloz” ismi verilen ve reçineye benzeyen öteki bir ilaç ise kış mevsimi geldiğinde, yukarıyadaki fotoğraflarda görülen boruları bir tıkaç gibi tıkayarak su akışını maniler. Böylece suyun erişemediği yerlerde donma riskini ortadan kaldırır.

3Yapraklar
Yapraklar bir nebat için bırakılmaz uzuvlardır. Yapraklar, bir nebatın elleridir, diyebiliriz. Bir yaprak nebatın terleme, fotosentezle oksijen üretme, yeniden fotosentez sayesinde yiyecek üretme, bazı nebatlarda üremeye dayanakçı olma ve atmosferle gaz alışverişinde bulunma gibi bir çok işlevini yerine getirir. Natürel bu kadar işlevi yerine getiren yaprak oldukça karışık bir yapıya sahip olup, hücrelerinde karma karmaşık kimyevi tepkinler büyür.

Yaprakların içerisinde alana gelen fotosentez, sıradan üstü bir karmaşayla hakikatleşmektedir. Hücrelerin kendi karmaşaları bir kenara, fotosentez için suratlarca enzim misyon almıştır.

Bu tepkinlerde misyon alan en ehemmiyetli yapı ise “Klorofil” ismi verilen bir moleküldür. Bu molekül güneşten gelen ışığı soğurarak kimyevi enerjiye çevirir

Çevrilen bu enerji, bir çok kimyevi tepkin basamakları için lüzumlu olan enerjidir.

Karmaşa ise bundan sonra başlamaktadır. Nebatın yapraklarında asıllaşan, fotosentez vakasında elektron transfer zinciri ismi verilen bir dolanım sistemi sayesinde, su molekülleri, fotosentez tepkin basamaklarının birisini ufalanır. Natürel bu dağılınma sırasında hidrojenH ve oksijenO atomları özgür kalır. Özgür kalan bu atomlardan hidrojen atomu, nebat içerisinde tekerrür kullanılırken oksijen atomları ise atmosfere vazgeçilir

Biçimde klorofil molekülünü ihtiva eden “Kloroplast” pigmentinin bir şeması görülüyor.

Biçimde görülen yapı “Kloroplast” pigmentidir. Pigmentin içinde bilyeye benzeyen daha ufak yapılar görülmektedir. Bu yapılar ise “Grana” ismini alır ve fotosentez basamaklarının kimileri bu bölgede alana kazanç.

Işığı emerek kimyevi enerjiye çeviren “Klorofil” molekülleri ise granaların içerisinde bulunurlar. Kloroplast pigmenti, güneş ışığına maruz kaldığında hareketlenmeye başlar ve yaprak hücresinin içerisinde kesintisiz dolanırlar. Bu dolanım hareketlerini yapmasının sebebi ise güneş ışığından maksimum yarar alma emelidir.

Kloroplast pigmentinin rengi yeşildir. Nebatların yapraklarının yeşil görünmesinin sebebi bu pigmentlerdir. Buna rağmen, nebatın gövdesinde kloroplast ölçüyü daha düşüktür.

Nebatlar yaprakları sayesinde öteki canlılar gibi solunum yaparlar. Yapraklardaki özelleşmiş yapılar, solunumun muhakkak bir kumpas içerisinde alana gelmesini sağlarlar. Nasıl ki biz koşarken solunum süratimizde koşma süratimize paralel olarak çoğalıyorsa, nebatlarda da aynen böyle bir geri bildirim mekanizması mevcuttur.

Yukarıyada görülen eksantrik biçimler, yaprak üzerinde bulunan ve “Stoma” ismini alan açılıp kapanma özelliğine sahip yapılardır.

Misalin; hava çok sıcak ise nebat stomalarını kapayarak terlemeyle dışarı atılacak su kaybını maniler. Veya havadaki karbondioksit CO2 ölçüyü fazla olursa stomalar arkasına kadar açılır. Bu sayede havadan maksimum CO2 yi emen nebat süratli bir biçimde fotosentez yapar ve kendisi için yiyecek üretir. Natürel aynı zamanda atmosfere de oksijen verir.

Yapılan varsayımı hesaplara göre yer suratında her sene nebatlar tarafından kullanılan su ölçüyü 280 milyar ton, CO2 ölçüyü 680 milyar ton, ve kullanılan bu maddelere karşılık olarak atmosfere vazgeçilen oksijen ölçüyü ise 500 milyar tondur. Azıcık düşünecek olursak nebatların reelde yaşamımız için ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlayabiliriz. Dış dünyadan habersiz olan bu şahane mahlukatlar, her an her saniye hiç durmadan, canlıların oksijen soluması için çalışmaktadırlar.

Nebatların Hayatımızdaki Yeri

Tags: Bitkilerin Yaşamımızdaki Yeri, Güncel Teknoloji Haberleri, Teknoloji Categories: Haberler
PAYLAŞ PAYLAŞ PIN EKLE PAYLAŞ PAYLAŞ PAYLAŞ
Related Posts