Yeryüzünde bilimin hala açıklayamadığı, kimilerine göre ise örtbas edilen tarihi sırlar us karıştırıyor.
PİRİ REİS’İN HARİTASI
16. asırda Piri Reis tarafından çizilen harita hiç şüphesiz ki dünyanın en tanınmış haritalarındandır. Harita, Doğu Avrupa’yı ve Kuzey Afrika’yı tamamiyle doğru bir şekilde gösterir. Amerika kıtası henüz keşfedilmeden evvel Piri Reis, haritasında Güney Amerika kıyılarını da tanınabilir bir şekilde göstermiştir. Ayrıca Rus ve İngiliz bilimadamları, Piri Reis´in çizdiği haritada yer alan Antarktika kıtasında milattan evvel yaşamış bir medeniliğin izlerini, yaptıkları araştırmalar sonucunda doğruladılar. Haritanın geçmişin teknolojisiyle bu denli düzgün çizilmiş olması bir gizem olarak karşımıza çıkıyor.
DROPA TAŞLARI
1938’de, Dr. Chi Pu Te’in başını sürüklediği bir takım, Çin’in Baian-Kara-Ula dağlarına doğru bir arkeolojik bulguya çıktı. Bulgunun sonunda takım, antik kültürlerin yaşadığı bazı mağaralarda afallatıcı bulgular yaptı. Mağaranın tabanında, yüzyılların tozu altına saklanmış suratlarca taş disk buldular. Disklerin yaşı 10.000 – 12.000 idi. Her diskin çapı 22,7 cm ve kalınlığı 2 cm idi. Her birinin ortası delikti ve gövdelerine kazınmış helezoni oyuklar vardı. Dışarı doğru dönen bu helezoni oyuklar, gerçeğinde üzerindeki ufak hiyerogliflerde bir kompozison oluşturuyordu. Hiyerogliflerde, dünya dışından gelen ve buradaki dağlarda kaza geçiren uzay gemilerinden bahsediyordu. Uzay gemileri, kendilerini Dropa diye adlandıran insanlar tarafından kullanılıyordu. Dropa diskleri üzerindeki hiyerogliflerin okunmasının ardından ortadan kayboldu.
NAZCA’DAKİ DEV BİÇİMLER
Peru’nun Nazca çölünde yer alan ve yüksekten bakılmadıkça çizilmesi ihtimalsiz gibi görünen kmlerce uzunluktaki biçimlerin yaşı İnka medeniliğinden daha öncekidir. Yere kazınan ya da çizilen devasa figürler arasında ok işareti, düz çizgi, üçgen, helezoni, kuş, maymun, köpek, örümcek, astronot ve çiçek figürleri yer alır. Günümüze kadar gelmeyi muvaffak olabilmiş biçimleri yerden görmek muhtemel değildir. Peki ama antik çağın ilkel insanları, ne çizdiklerini dahi göremeden ve çizimlerinde kusur yapmadan bu kadar düzgün biçimleri nasıl çizmişlerdir? Bu sualin cevabı hala öğrenilmiyor.
ZAMANIN DIŞINDAN GELEN METAL OBJELER Bu metal objeleri kimin yaptığını boş verin, bunlar yapıldığı sırada, başka bir deyişle 65 milyon sene evvel yeryüzünde insan bile bulunmuyordu. Öyleyse bilim, Fransa’da bulunan 65 milyon senelik metal parçalı aletlere nasıl bir açıklama getirebilir? 1885’de, bir kömür bloğu, kırık bir şekilde açılmış olarak bulundu. Bu kömür bloğunun içerisindense akılda ellerden çıktığı sarihçe görülen metap kübik bir parka çıktı. 1912’de, bir elektrik santralindeki emekçiler büyük bir kömür parçasını ufaladıklarında içerisinden demirden yapılmış bir nesne buldular. Günümüzden 251 milyon sene evvel başlayıp 65 milyon sene evvel sona erdiği Kabul Mezozoik Zaman’a ait kumtaşı bir bloğun içerisine saplanmış bir tırnak bulundu. Bunun gibi ait olduğu zamanda bulunması imkânsız görünen bir çok nesnenin nasıl orada bulunduğu açıklanamıyor.
İHTİMALSİZ FOSİLLER
Jeolojik ya da tarihi açılardan açıklanamayan bir çok fosil bulunuyor. Misalin, insanın henüz yeryüzünde olmadığı 110 milyon sene yaşında bir insan parmak izi fosili bunlardan biri. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin Utah eyaletinde bulunan, 300-600 milyon sene yaşında, sandalet giyen bir insana ait olan ayak izinin nasıl açıklanabileceği öğrenilmiyor ve bu ihtimalsiz fosiller tüm sırrına gözetiyor.
KOSTA RİKA’DAKİ DEVASA TAŞ TOPLAR
1930’larda Kosta Rika ormanlarının derinliklerinde kazara bulunan düzinelerce dev taş top tam sırrıyla günümüzde kadar korunmuş. 2.5 metre yüksekliğinde ve 16 ton ağırlığındaki taş toplardan her biri harikulade bir biçimde yuvarlatılmış. Taş topların natürel yollardan değil insan eliyle şekillendiğinin öğrenilmesine karşın, kim tarafından, hangi emelle yapıldığı ve taşlara nasıl bu kadar muntazamca biçim verildiği öğrenilmiyor.
İCA TAŞLARI
1930’ların başında, Kültürel Antropologist Dr. Javier Cabrera’ın babası, antik İnka kabirlerinde ölü gömme törenine ait suratlarca taş keşfetti. Dr. Cabrera, babasının işini devam ettirdi ve 500 ila 1.500 yaşında olan 1.100’den fazla taşı topladı. Bu taşların üstünde bir ekip oyma biçimler vardı. Bazı fotoğraflar idollere aitti ve kimilerinin üstünde ise sarih kalp operasyonu ve beyin nakli gibi cerrahi işlemler betimlenmişti. Afallatıcı çizimler arasında dinazor çizimleri de yer alıyor. Yeryüzünün milyonlarca sene evvelki hallerini de gösteren çizimleri kimlerin, hangi coğrafya, tıp ve tarih bilgisiyle yaptığı ise hala sırrına gözetiyor.