4 bin senelik insan Deoksirübo Nükleik Asit sı

4 bin senelik insan Deoksirübo Nükleik Asit sı

Aralık 5, 2019 0

Kütahya Seyitömer Höyüğü’nde bulunan 4 bin senelik insan beyinlerinin İstanbul’daki Haliç ile Acıbadem Üniversitelerinde vazifeli öğretim abonelerince araştırıldığı ve bu yıkıntılarda Deoksirübo Nükleik Asit misallerine tesadüfüldüğü bildirildi.

Dumlupınar Üniversitesi DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Kısım Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, geçen sene zelzele yaşandığına dair izlere tesadüftükleri Orta Tunç Çağı’na ait 3 tabakanın altındaki Erken Tunç Çağı kısmını kazmaya bu sene başladıklarını kaydoldu. Bundan sonra da alt doğru 5 ayrı mimari tabaka tespit ettiklerini dile getiren Bilgen, buradaki kültür tabakasının değişmediğini kavradıklarını söyledi.

Sondajdan elde ettikleri bilgiler yönünde höyüğün kalan kısmında daha değişik kültür ve yarıyıllarla karşılaşabilmenin muhtemel olamayacağını tanımladıklarını vurgulayan Nejat Bilgen, şöyle devam etti:

“Sekiz metrelik sondajda Erken Tunç Çağı’na ait 5 tabakanın bulunması, bize yeniden zelzele belirtileri olabileceğini düşündürüyor. Belki bir hücum da olabilir. Bir şeyler devrilmiş ve tekerrür yerleşilmiş. Ancak, hepsi de Erken Tunç Çağı kültürlerine ait izleri barındırıyor. Başka Bir Deyişle MÖ 3000 senelerinden bahsediyoruz. Natürel bunlar, Erken Tunç Çağı’nın kendi içindeki mesken aşamalarına ait, tertemiz ve hiç öğrenmediğimiz bir yarıyıl burada yok. En alttaki yarıyılın da Erken Tunç Çağı’na ait olduğunu tespit etmiş vaziyetteyiz. Tabanından 8 metre yüksekte 4 bin senelik insan beyinleri bulduğumuz höyüğün geçmişinin günümüzden 5 bin sene evveline sabrettiğini, daha daha öncekine gitmediğini tanımladık.”

Deoksirübo Nükleik Asit ve akışkan tespiti

Prof. Dr. Bilgen, takribî 2,5 ay evvel höyükte buldukları 4 bin senelik 6 insan iskeletindeki beyinlerin küçülmeye başladığını gözlemlediklerini, sıradan hayat şartlarında imha olmaya surat yakalayınca muhtelif kimyevi maddeler kullanarak muhafaza etmeye çalıştıklarını bildirdi.

Beyin viranelerini yerinde araştıran Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim abonesi Prof. Dr. Aydın Sav ile Haliç Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Kısmı öğretim vazifelisi Dr. Meriç Adaletli Altınöz’ün, bunlardan bir ölçü parçayı İstanbul’a götürdüğünü anlatan Prof. Dr. Bilgen, yapılan analizde beyin enkazlarında deoksirübo nükleik asit ve akışkan misalleri tespit edildiğini kaydoldu.

Prof. Dr. Bilgen, fosilleşmiş olmadığından havadaki oksijenden etkilenerek küçülmeye başladığını hipotez ettikleri beyinlerle alakalı x-ray sistemiyle yürütülen tahlillerin bitirilmesinin ardından bir beynin, kurmayı tasarladıkları müzede sergileneceğine sözlerine ilave etti. Dr. Altınöz de laboratuvardaki tahlilleri sırasında beyinlerdeki lipitlerin 4 bin yıldır korunduğunu gözlemlediklerini anlattı.

“Ancient Deoksirübo Nükleik Asit” metodunu kullanarak beyinleri tahlile başladıklarını ifade eden Dr. Altınöz, “geçmişi çok daha öncekine dayalı bu derecede iyi korunmuş insan beynine daha evvel dünyada tesadüfüldüğünü düşünmediklerini” belirtti.

Dr. Altınöz, Almanya’da bu cins çalışmalar yapan bir merkez bulunduğunu dile getirerek, paleogenomik bilimi metotları aracılığıyla Deoksirübo Nükleik Asit misallerine eriştikleri beyinlerin hangi ırk ve halktan insanlara ait olduğunu tespit etmeye çalıştıklarını vurguladı.

Höyüğün kazı grubu başkanlığını yürüten Bilgen, 2006’dan bu yana her sene 6’şar aylık yarıyıllar halinde devam ettikleri kazı çalışmalarını bu sene tasarlanan tarihten 1 ay 10 gün evvel sonlandırmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Bu höyükte vazifeli takribî 30 öğretim abonesi ve talebe ile 100’den fazla emekçinin, Seyitömer Höyüğü’ne takribî 5 km uzaklıkta yeni bulunan höyüğe yönlendirildiği için kazıların bu seneki kısmına son verdiklerini anlatan Prof. Dr. Bilgen, DPÜ Rektörlüğü ile höyüğün yer aldığı arazinin mülkiyetini elinde bulunduran Seyitömer Linyitleri Şirketinin SLİ bağlı olduğu Türkiye Kömür Firmaları TKİ Genel Müdürlüğü arasındaki protokol gereğince kazıların 2010 seneyi sonunda bitirilmesi gerektiğini andırdırdı.

Bilgen, protokole göre kazıların bir sene daha uzatılabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Höyüğün bütün ortasında kültürel derinlik sondajı yaptık. Şu anda bulunduğumuz seviyeden 8 metre alta indiğimizde takribî 30-40 santimetre balçığımsı kömürün bulunduğu tabakanın başladığını bu sondaj bize gösterdi. Ancak, 5 ayrı mesken tabanı tespit ettiğimiz bu 8 metrelik tabakada Erken Tunç Çağı’ndan başka bir yarıyılın izlerine tesadüfmedik. Önümüzdeki seneye ait tasarıyı fotoğrafı olarak SLİ’ye bildireceğiz. Bize daha fazla emekçi görevlendirebilecekleri teklifinde bulundular. Önümüzdeki sene 8 metrelik kısmın tamamına yakınını takribî 250 şahsiyet emekçi potansiyelimizle kazma fırsatımız olacağını düşünüyoruz. 2011’e fazla bir şey vazgeçmeden etrafını inceleyerek tam projeyi bitirme hevesindeyiz.”

Höyüğün altındaki kömür rezervi

Öte yandan, Kütahya merkeze takribî 27 km uzaklıkta, Seyitömer beldesi yakınında ve SLİ arazisinde bulunan höyükteki kazı çalışmaları, altındaki 12 milyon ton kömürün ekonomiye kazandırılması emeliyle 1989’da Eskişehir Müze Müdürlüğünce başlatıldı.

Afyonkarahisar Müze Müdürlüğünün 1990-1995 arasında yürüttüğü çalışmalar, 2006’da DPÜ Arkeoloji Kısmınca ele alındı. TKİ Genel Müdürlüğü ve DPÜ Rektörlüğü arasında imza atılan protokol gereğince her sene 6’şar aylık yarıyıllar halinde yürütülen kazı çalışmalarının en geç 2011’de bitirilmesi ve höyüğün kaldırılmasının ardından takribî 500 milyon lira bedele sahip linyit kömürünün çıkarılmaya başlanması kastediliyor.

4 bin senelik insan Deoksirübo Nükleik Asit sı

Yaftalar : Arkeoloji   Araştırma

Tags: 4 bin yıllık insan DNA sı, Güncel Teknoloji Haberleri, Teknoloji Categories: Teknoloji
PAYLAŞ PAYLAŞ PIN EKLE PAYLAŞ PAYLAŞ PAYLAŞ
Related Posts