Bilgisayarlarımızda çok muhtelif yarış oyunları oynamaktayız. Yalnız bunların büyük bir kısmında, sürat duygusu ve kaidelere bağlı kalmadan yarışmak gibi öğeler içerisinde yüzüyoruz. Kimi oyunlarda, zarar modellemelerinin olmadığından şikayet ederiz, ancak olduğu zamanlarda da onların reel zamanlı olarak tesirini pek göremeyiz. Need For Speed serilerini misal vermek gerekirse, son olarak Most Wanted ile sürat ve bir yarış oyunundaki grafiksel reelciliğin doruklarına erişmiştik. Ancak, oraya buraya çarpmamıza ya da savrulmamıza karşın, derlenip ilerleyebiliyor, hatta çok süratli gidiyor olduğumuz zaman bir yere çarptığımızda, yolumuza aynen devam edebiliyorduk.. TOCA Race Driver 3’ü oynamaya başlamamdan itibaren, reelinde biz yarış oyunlarını da sanal olarak oynadığımızı farkettim. Reelinde hiçbirşey bizim bildiğimiz gibi değildi, reel fizik ve yarış kaidelerine göre hareket etmek daha farklı birşeydi. TOCA Race Driver 3, zengin bir içeriğe sahip olmakla kalmayıp, hem yarış hem de fiziksel hakikatçilikleri bir arada sunan, bütün teşekküllü bir yarış simülasyonu.
Yarış otomobili mağazası
Ben yarışlarda çok fazla galibiyetli olan birisi değilim sarihçesi. Kaidedışı yarış oyunlarında dahi, bir kısmı geçebilmek için yeri geldiği zaman çok fazla uğraştığım zamanlar oluyordu. TOCA’yı oynamaya çalıştıktan sonra, iyice bu işlere hünerim olmadığını kavramış bulunuyorum. Çünkü, hiçbir kaide tanımayan yarış oyunlarını iyi oynayamayan birisi olarak, TOCA’yı muntazam şekilde oynamaya çalışmak benim için güçlü bir imtihan oldu. Ancak, bu imtihan süresince gerçekten çok eğlendim ve kendimi aralıksız sınayıp reel kaidelere alışma gerekliliğinde hissettim. Usunuza gelebilecek her türlü öğe, son derece reelci şekilde aktarılmış ve imal başlı başına bir simülasyon haline gelmiş. Bir sonraki adımımızı hesaplamak, vasıtamızın gidişatını piste ve stratejimize göre ayarlamak son derece ehemmiyetli. Bu sefer zarar modellemeleri gerçekten var ve oynanışı dolaysız olarak etkiliyor.
Öncelikle içeriğin zengin olması beni son derece neşelendirdi. Kendimize bir profil yarattıktan sonra reyin mod’larını tek tek görebiliyoruz. World Tour moduna girdiğimiz zaman, bizi kademe kademe yarışlar bekliyor ve bu 32 kademe içerisinde oynayabileceğimiz bir sürü yarış var. İlerledikçe bir sonraki yarışları açmaya devam ediyoruz. Daha da hoşu ise, bu yarışlar birbirinden farklı taşıtları ve pistleri kapsıyorlar. Bazı yarışlarda Formula 1000 otomobillerini hakimiyet ediyoruz, kimi zaman Beattle’lar, kamyonlar, off-road taşıtları ve Japon otomobilleri gibi çok muhtelif taşıt cinsleri arasında çaba ediyoruz. Her yarış farklı bir grubu kapsıyor ve buna göre pistler de değişkenlik gösteriyorlar. Bu spektrum da bizlerde merak duygusunu uyandırıyor ve bir sonraki yarışın ne olduğunu görebilmek için aralıksız kastırmaya devam ediyoruz. Yarışlar evvelinde, o sırada oynamakta olduğumuz taşıt grubu içerisinden istediğimiz bir tanesini de seçebiliyoruz.
Bir değişik ehemmiyetli mod ise, Pro Career modu. Burada da, muhtelif taşıt markalarının turnuvaları bulunuyor ve bunları da sırayla oynayarak bir sonraki grubu açmaya çalışıyoruz. Burada Renault, Honda, yeniden off-road taşıtları gibi gruplar yer alıyor ve bunlar içerisinde muhtelif pistler içerisinde yarışlar yapıyoruz. Göründüğü gibi, oynayabilecek yarış rakamı ve bunların çeşitleri son derece fazla. Bu da, TOCA’da müsabaka sevincini aralıksız hale getiriyor. Reyin içerisinde bulunan marka ve modeller, lisansları alınmış biçimde karşımızda duruyorlar. İçinde bulunan tüm taşıtların reel modellerini ve fiziksel şekillerini görebilmek muhtemel oluyor. Yalnızca vasıtalar değil, bazı ehemmiyetli markalar da reyin içerisinde pano olarak yerlerini almışlar. Ara gizeme kafamızı yukarıya kaldırıp, üzerimizden geçmekte olan bir Coca Cola levhasını görmek mümkün.