Şöyle bir dönüp bakıldığında ağırlıklı olarak yine oynanma potansiyeline sahip oyunların çoğu RPG cinsinden çıkar. RPG cinsi sahip olduğu oynanış zenginliği ile beraber, oyunu bir kere tamamlamış olsanız dahi yine başladığınızda değişik bir yol çizmenizi ve oynadığınız oyundan değişik bir tat almanızı sağlar.
Natürel temelinde bu vaziyet bireyden şahsa değişiklik gösterse de, genel bir tablo çizmek gerekirse en uygun temamız RPG oyunlar olacaktır. Günümüzde hala bol bol yeni RPG oyunlar görme olanağımız olsa da herkesin kendi göz bebeği olan bir reyin kesinlikle vardır. Biz de bu sebepten dolayı en çok yine oynama potansiyeli olan RPG oyunları listelemeye karar verdik.
Skyrim Fallouıt: New Vegas Dark Souls Dragon Age: Origins The Witcher 3: Wild Hunt Final Fantasy 7 Nier Automata Hades Divinity Original Sin 2 Baldur’s Gate
Skyrim’in kendi içerikleri yanı sıra yüzbinlerce değişik mod seçeneği de mevcut. Mesele şu ki, oyunda yapılacak çok fazla şey var ve nasıl oynamanız gerektiğine dair rastgele bir kısıtlama olmadığı için yapabileceğiniz şeylerin sınırı resmen yok. Fus ro dah ile NPC’leri uçurumdan aşağı atmak ne kadar sıkıcıysa Skyrim’de yine öykü yapmak da o kadar sıkıcı.
Fallout: New Vegas, gelmiş geçmiş en iyi rpg oyunlarından biri olsa da, yine oynama hevesini veren şey öyküsinin kalitesinden çok sahip olduğu sendika faction sistemi. Sendikalardan rastgele birine katılma konusunda özgürsünüz. Kimilerinin fikirleri ve idealleri oldukça sorgulanacak seviyede olsa da vaziyet yeniden size kalıyor. Her sendika da değişik bir yol izlediğiniz için değişik bir faalliğin kapılarını da aralamış oluyorsunuz, bu da yine oynadığınız değişik bir reyin tecrübeyi anlamına geliyor.
Dark Souls, sahip olduğu kısım tasarımları ve dünyasının inşa ediliş biçimi ile sarih dünya tadındaki oyunlara yeni bir soluk getirmişti. Sanki hangi doğrultuya gitmeyi seçerseniz değişik bir serüvenin kapılarını araladığınız ve bir ton değişik mahlukat ile uğraştığınız yetmiyormuş gibi, new game plus modunda reyin tamamen daha zorlayıcı bir şekilde karşınıza çıkıyor. Klasik şartlarda tamamlamak zati güç olmasına karşın. Yine daha zorlu bir modlarda sınamak istiyorsanız azıcık kolları sıvamanız gerekecek.
Yüksek fantezi ve mitoloji kapsayan dünyalar her zaman popüler olmuştur. Dragon Age’de aynı biçimde barındırdığı insan, elf ve cüce ırkı ile alaka sürüklüyor. Fakat asıl işi zevkli ve düşündürücü kılan kısım tüm seçeneklerin potansiyel olarak hasarlı sonuçlar barındırdığı güç seçimleri yapmak. Eninde sonunda makûs bir sonuca ulaşacaksınız mesela hangisinin daha az hasar vereceği.
Witcher 3’nam bu listede olması kesinlikle şaşılacak bir vaziyet değil. Zengin öyküsi ve sahip olduğu şahsiyetlerin derinlikleri ile gerçekten donakaltıcı değil. Karşılaşacağınızın hiçbir garantisi olmayan tamamen gözden kaçan NPC’ler de dahi ararsanız bir derinlik bulabiliyorsunuz. CD Projekt Red’in en zaferli işlerinden biri olan Witcher serisi öyküyü tamamlayıp jeneriği geçtikten sonra dahi ufkun ötesinde hala sizi bekleyen dünyasına girme isteği uyandırıyor.
Final Fantasy serisi, franchise olarak oldukça köklü bir geçmişe sahip. Bu sebeple listeye girebilecek birden fazla oyunu olmasına karşın, oynamayan pek çok kimsenin dahi ismini dinlediği Cloud’un öyküsini ilave etmeyi doğru bulduk. Dünyayı Sepiroth’tan kurtarmaya çalışırken yaşadığımız serüven oyunu hala günümüzde dahi oynamaya değer kılıyor.
Nier Automata, tüm öyküyü görmek için birden fazla defa oyunu oynamanız gerektiğinden eşi eşi pek görülmeyen oyunlardan bir tanesi. Üç değişik reyin rotası mevcut ve Nier Automata’nın bu rotaları nasıl ayırdığı konusu azıcık kafanızı karıştırabilir. Fakat öykünün tamamı için birden çok defa oynamak ehemmiyet teşkil ediyor. Yine başladığınızda ise değişik rotalar kendince öyküyü zenginleştirdiği için eziyetten çok merak unsurunu tetikliyor.
Rogue-like reyin denildiğinde parmakla gösterilir hale gelen Hades, kesinlikle tekerrür tekerrür başına oturtan bir reyin. Her şeye yine başlamak temel bir rogue-like mekaniği olsa da Hades, şahsiyet derinliği, öykü zenginliği ve oynanış spektrumu gibi elementlerle bu temayı fazlasıyla hoş süslemiş gidişatta.
Divinity Original Sin 2, oynanış spektrumu konusunda gerçekten kutsanmış oyunlardan bir tanesi. Her oynayışınızda açabileceğiniz sınıflar, öykü üzerinden ilerleyebileceğiniz yollar veya savaşırken kullanabileceğiniz stratejiler spektrum ve değişiklik konusunda kesinlikle sizi üzmüyor bütün tersi artan bir merak unsurunu yanında getiriyor.
RPG oyunların atalarından olan Baldur’s Gate serisi, RPG cinsine kendi bakış açısını sunan ilk oyunlardan bir tanesi. Etkileyici öyküsi, birden değişik biçimlerde çözebileceğiniz misyon sistemi ve sınayabileceğiniz değişik parti kombinasyonları ile kesinlike tekerrürden başına oturduğunuz üzülmeyeceğiniz oyunlardan bir tanesi