Galeri / Oyun
Hangi filmler aklınıza bazı oyunları getirebilir? Oyunların filmleri veya film oyunları değil bu seferki konumuz. Aslında daha çok çağrışım veya etkileşim diyebiliriz. Bazı markalar var ki, sizlere ufak serpintileri, “Burası buna benziyor” düşüncesini getirebilir. Örnekleri var mı? Var. Beyaz perdenin, sanal dünya hatırlatmalarına biraz göz atalım.
The Faculty – Obscure 1/2
1998 yapımı The Faculty filmini hatırladınız mı? Bir fakültede meydana gelen garip olaylar, öğretmenleri yaratık olan öğrenciler ve hayatta kalma mücadelesi. Fena film değildi. Jordana Brewster, Salma Hayek, Famke Janssen, Robert Patrick ve Elijah Wood gibi oyuncular yer alıyordu. Konu ve ortam bakımından aklımıza Obscure 1 ve 2’yi de getirmedi değil. Obscure serisinde de yine doğaüstü olaylara karşı bir grup öğrenciyi yönetmiştik. Her iki oyun orta kıvamdaydı, yine de Survivor-Horror tarzındaki oyunları sevenleri oldu.
1 Vampire Hunter D/Vampire Hunter D: Bloodlust – Castlevania Serisi
Gizemli vampir avcısı D. Dracula’nın oğlu yani yarı vampir. Şu zamana kadarki en karizmatik kahramanlardan biri. 1985 yapımı animesinde kendisine aşık olan kızın “Seni seviyorum” cümlesine verdiği “Biliyorum” cevabı ile beni benden almıştı. Bu kadar Cool bir duruş olmaz olsun. Orijinal serisinde 22 adet kitabı var. Resimleme işini de Final Fantasy’den tanıdığımız Yoshitaka Amano yapmıştı. Şu zamana kadar konusuyla, oynanışıyla oyun dünyasının efsanelerinden olan Castlevania serisini çağrıştırıyor. Özellikle ilk animesini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
2 They Live – Duke Nukem 3d/ Bart Simpson Vs The Space Mutants
John Carpenter’ın ünlü filminde George Nada, bulduğu güneş gözlüğü sayesinde aslında uzaylıların dünyamızı işgal ettiğini, aramızda yaşadıklarını, en yüksek mevkilerde bulunduğunu ve şifreli mesajları görebiliyordu. Direnişe katılıp, uzaylılara karşı çarpışıyordu. Roddy Piper’ın bankaya girip, söylediği “I have come here to chew bubblegum and kick ass…and I’m all out of bubblegum” cümlesi, insanın aklına Duke’u getiriyor. Bir de 2B grafikli The Simpsons: Bart vs. the Space Mutants’ı unutmamak lazım. Bart güneş gözlüğü sayesinde uzaylıları görebiliyordu.
3 Dagon – Resident Evil 4/Call Of Cthulhu: Dark Corners Of The Earth
H.P. Lovecraft’ın hikayesinden yola çıkılıp çevrilen Dagon filminde, İspanya’nın bir sahilinde tekne kazası yapan Paul ve kız arkadaşı Barbara’nın yardım için gittikleri balıkçı kasabası Imboca’da başından geçen korkunç olaylar anlatılıyordu. Kasabanın hali ve yaşayanları Leon S. Kennedy’nin Resident Evil 4’te gittiği kırsal kasabayı hatırlatıyor. Sakinlerinden, etrafın karanlık ve ürkütücü atmosferine kadar. Tabii ki Call of Cthulhu’yu da unutmamak lazım değil mi? Otelden kaçış anı, Innsmouth’un korkunçluğu ve Cthulhu Miti.
4 Event Horizon/The Thing – Dead Space1-2/Doom 3
Başka bir noktaya sıçramak üzere uzaya açılan, ancak salt kötülüğün dolu olduğu bir boyuta gidip geri dönen bir gemi. Diğerinde ise canlıları asimile ederek, onların yerine geçen bir uzaylı vardı. Kurt Russell başrolde oynuyordu. The Thing ve Event Horizon başarılı iki film. Doom 3 ve Dead Space serisi, ortamları ve bazı açılardan bu iki filmi hatırlatıyor insana. The Thing’in bir sahnesinde uzaylı yaratık adamın kopmuş kafasından örümcek gibi şekle giriyordu ve kaçıyordu. Doom 3’teki insan kafalı örümcek rakiplerimiz gibiydi. Dead Space serisinde de insandan dönme yaratıklar vardı. Unutulmaz bir macera yaşattı Dead Space 1 ve 2.
5 The Mist/Jacob’s Ladder – Silent Hill Serisi
Stephen King’in ünlü hikayesinden beyaz perdeye aktarılmış bir film The Mist. Aslında The Dark Tower (Kara Kule) serisiyle de bağlantısı var, bunu burada açıklayıp, hikayeyi ve seriyi halen okumamışlar için Spoiler yapmayayım. Kasabayı saran gizemli bir sis, sisin içindeki yaratıklar ve insanların çaresizliği. Hatta olay insanları kurban etmeye ve insanın psikolojisini eleştirmeye kadar gidiyor. Sisli ortam Silent Hill kasabası ile biraz benzerlik gösteriyordu. Bir de Jacob’s Ladder’ı unutmamak lazım. Film Silent Hill serisini etkilemiş bir yapım. Silent Hill Homecoming’te Alex ile sedyede hastanenin koridorlarında giderken, bir de Jacob’s Ladder’ın sahnesine bakın. 1990’da çevrilen Jacob’s Ladder oldukça başarılı.
6 Mad Max 1/2/3 – Borderlands/Rage/Fallout Serisi
Çılgın Max! Mel Gibson’ın hayat verdiği karakterle çöl haline gelmiş dünyada, macerayı sonuna kadar gördük. Üç filmin arasından benim tercihim ve en beğendiğim ilki olmuştu. Borderlands, Fallout serisi ve yeni çıkacak olan Rage… Üç oyun da post apokaliptik ortamı ve çölleşmiş dünyayı bizlere sunuyor. Aynı Mad Max’in beyaz perdede yaptığı gibi. Mutant düşmanlar, yerle bir olmuş harabe şehirler ve dahası da. Yeni Mad Max filmi de yoldaydı, ama ufak bir erteleme yaşadı.
7 In The Mouth Of Madness – Alan Wake
In the Mouth of Madness, Jürgen Prochnow ve Sam Neill’in mükemmel oyunculuk performanslarıyla kaliteli bir korku filmiydi. Popüler korku yazarı Sutter Cane ortadan bir anda kaybolur. Sigorta müfettişi John, belirli ipuçlarını takip ederek yazarın peşine düşer. Ancak kendini yazarın kitaplarında bahsettiği kasabada bulur. Cane’in yazdıkları gerçek olmaktadır. Uzun bir yapım sürecinden sonra piyasaya sürülen Alan Wake de açıkçası In the Mouth of Madness’ı hatırlatıyordu. Wake’i oynarken bir yandan Sutter Cane’i aklıma gelirdi.
#galeri #oyuncular için filmler #korku filmleri #oyun filmleri #hatırlatmalar #anımsatan filmler #hollwood Yorumlar 47 MK Okuru 05.12.2019 14:10 Kalan Karakter : 300 Gönder