Dünya Popülasyonunun Dengelenmesi İçin Ortaya Atılan, Okurken Kanınızı Donduracak Teori

Dünya Popülasyonunun Dengelenmesi İçin Ortaya Atılan, Okurken Kanınızı Donduracak Teori

Eylül 26, 2021 0

Bir şeyden eminiz ki, dünya popülasyonu ebedîye dek çoğalmayacak. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki 2050 senesinde, bu seyyarei paylaşan 10 milyar kişi olacak. Daha 1920’li senelerde 2 milyar popülasyonu olan dünya, böyle bir insan kalabalığına dayanabilir mi? En önemlisi de bu meseleyi kökünden çözmek isteyenler, toplu kıyım senaryolarını için neler tasarlıyorlar?

Dünyadaki insan rakamı, her geçen saniye dayanan bir süratle çoğalıyor. 1804 senesinde 1 milyar olduğu tahmin edilen dünya popülasyonu, 1927’de ancak 2 milyara çıkabildi. Bu değişim esnasında I. Dünya Savaşı yaşanmış, popülasyonun çoğalmasına doğrudan etki etmişti. Ardından gelen II. Dünya Savaşı’na karşın popülasyon 1960 senesinde 3 milyara erişti. Bir başka deyişle 2 milyara erişmemiz 123 sene, 3 milyara erişmemiz ise 33 sene aldı. 14 sene sonra dünya popülasyonu 4 milyara yükseldi, 5 milyara erişmek 13 sene, 6 milyara erişmek yalnızca 12 sene vakit aldı. Bugün dünya popülasyonu 7.44 milyar. Analistler, 2050 senesinde 10 milyar popülasyona erişeceğimizi söylüyorlar.  

Popülasyonun çoğalmasıyla birlikte dünyanın kaynakları da paylaşılamaz oldu. Dünya savaşları sırasında küresel egemenlik için çaba eden devletlerin yarattığı zenginler, yani popülasyonun sadece %1’ine yakın olan kısmı, kalan %99’un üyesi olan bireylerden daha fazla paraya sahipler. İş elbette ekonomik vaziyetle de hudutlu değil. Gelir adaletsizliğinin çoğalıp, cemiyetsel polarizasyonun en büyük hakikat olacağı senelere doğru gittiğimizi söyleyen binlerce bilim insanı var. Diğer taraftan popülasyona bağlı olarak artan karbon salınımı da küresel iklim değişikliklerinin etkilerini çoğaldırıyor. Ne kadar manalı düşünürsek düşünelim, dünyanın bir zaman sonra insan kotasını dolduracağı neticesine erişiyoruz. 

Mars’a gitmeye çalışmak, güneş enerjisi gibi ebedîlik vadeden yöntemlere sarılmak boşuna olmamalı. Webtekno’nun yeni yazı dizisi TeknoGelecek ile yaşadığımız dünyanın yarınlarına daha yakından bakmaya devam ediyoruz. Bu yazımızda, gelecekte yaşanması beklenen eşi eşi görülmemiş krizleri, yaşanmadan çözmek için gündeme getirilen acımasız bir yöntemi irdeliyoruz.  

Efor sahipleri, dünya popülasyonunu dengelemek için ne kadar acımasız olabilirler? 

Sarih konuşmak gerekirse, insanın bencil olmasından daha büyük bir acımasızlık yoktur. Şayet günün birinde Mars’ın bizim için ideal bir yer olmadığını anlarsak, işte o zaman vay halimize. Dünyaca ünlü yayın kuruluşu Forbes, 2017 senesinde yayınladığı bir yazı ile Thomas Robert Malthus adındaki birini gündeme getirdi.  

Thomas Malthus, 1766 ve 1834 seneleri arasında İngiltere’de yaşamış olan bir popülasyon bilimciydi. Yaşadığı seneler arasında dünya popülasyonu henüz 1 milyara erişmişken o, bugünlere atıfta bulunan bir hipotez üzerinde çalışmaya başladı. Bir sonraki dönemin en ünlü iktisatçılarından olan John Maynard Keynes, Thomas Malthus’u “Şayet bugün yaşasaydı, dünya daha uslu bir yer olacaktı” sözleriyle yemini. Malthus, dünya popülasyonunun bir gün doyum noktasına erişeceğini söylemiş, bunun toplu katliamlara neden olacağını belirtmişti.

Malhus’a göre herhangi bir alandaki tüketim sürati, üretim süratinin üzerine geçince kaynak yetersizlikleri baş gösterir. Tüketim sürati ise doğrudan popülasyonun çoğalışıyla ilişkili bir gidişattır. Daha o senelerde muhtemel felaketlerin önüne geçebilmek için geç evlenmek, daha az çocuk sahibi olmak gibi politikaların teşvik edilmesi gerektiğini korundu. Doğa, belirli bir limit aşıldıktan sonra kaynaklarını büyük süratle tüketip dengesini bozan bireyleri yok edecekti. Buna doğal denge ismini verdi, referansı ise daha evvelleri, insan yeryüzünde bile değilken yaşanmış olan kitlesel yok oluşlardı. Bu yok oluş felaketlerinin hepsi, doğal olarak gerçekleşmişti.  

Malthus’un hipotezinden yola çıkarak, dünya popülasyonunu suni trajedilerle dengelemek: 

Yakın tarihe iki büyük dünya savaşı, çeşitli salgın hastalıklar atlatıldı. Her bir faktör, milyonlarca insanın canına mülk oldu. Yalnızca 20. yüzyıldaki savaşlar ve çatışmalar sırasında takribî 150 milyon insan yaşamını kaybetti. Bugün, dünya popülasyonunu dengelemek ismine savaş çıkartmanın çok da geçerli bir yöntem olmayacağı anlaşıldı. Savaş, sarih bir şekilde canilikti. Bazı teorisyenlere göre caniliği maskeleyip, kitlesel kıyımlara kaza ziyneti verecek çok rakamda yöntem tasarlanıyor.

Teknoloji ise bu yöntemlerin işlevli bir şekilde gerçekleştirilmesi için büyük bir rol üstleniyor. Bir zamanlar, denizaltı şifrelerini kırmak için kullanılan bilgisayarlar, artık gelecek dünya popülasyonu hakkında tahminlerde bulunuyorlar. Yapılan simülasyonlar arasında, milyonların herhangi bir salgın hastalık neticeyi tarihe gömüldükleri acımasız senaryolar da var. Orta Çağ’da dünyayı kırıp geçiren çiçek, tüberküloz ve cüzzam gibi salgınlar, kitlesel kıyımın peşinde olanlar için büyük bir referans. Ne yazık ki bilim ve en büyük çıktısı olan teknoloji, günümüzde kuş ya da domuz gribine karşı kesin çözüm üretemiyorlar. Yeni nesil bir salgın hastalığın dağılması için birer silah olabilirler. Asla tedavi edilemeyen, grip kadar kolay bulaşıcı bir hastalık düşünün… 

20. asır, globalleşme kavramını lugatımıza kazandırdı. Bugün hala dünyanın büyük kısmı küreselleşmenin temel anlamını çözmeye çalışırken, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin liderleri, beynelmilel buluşmalarda küreselleşmeyi artık absürt bulduklarını söylüyorlar. Dünya günden güne daha bencil insanların elinde şekillenmeye başlıyor.

  

Malthus, düşüncelerinin gelecekte makûs niyetli insanlara ilham olacağından belki de habersizdi, ancak çoktan onlara gereken kıvılcımı verdi. Bugün, kültür endüstrisinin en popüler eserlerinden olan Marvel Sinematik Kâinati’nde işlenen bir şahsiyeti çok konuşuyoruz. Bu şahsiyet bir hayal mahsulü olsa da emeli, kaynakların yetersizliğini yasaklamak ismine popülasyonun yarısını yok etmekti. Belki Thanos bunu parmak şıklatarak yapmış olabilir, ancak insanları öldürmek için parmak şıklatmaktan daha kolay eylemler yapılabiliyor. Kimse bu düşüncelerin, kültürel bir yapılanmayla insanların algılarına kazınmadığını söyleyemez.  

Sevdiğiniz Marvel kişilikleri, potansiyel geleceğin en şiddetli senaryosunu, eğlenceli bir dille size verdi. İsmine sonradan Thanos diyeceğimiz o makûs niyetli insanlar ise bir başka seyyareden gelmeyecekler, zati aramızdalar.

Kaynaklar: Learner.org, Birleşmiş Millletler, Forbes, Forbes 2

Tags: dünya nüfusu, TeknoGelecek, Thanos Categories: Haberler
PAYLAŞ PAYLAŞ PIN EKLE PAYLAŞ PAYLAŞ PAYLAŞ
Related Posts