Kimi otomobil üreticileri logosunu taktığı her arabayı bir efsaneye dönüştürür, birtakım markalar ise ürettikleri modeller ile anılarak bir efsaneye dönüşürler. Nissan 200SX de bunlardan bir tanesi. Elbet Nissan, dünya otomotiv piyasasında kendine hatırı sayılır yer edinmiş bir marka. Fakat bir Japon markasının iç pazardan çıkarak dünya çapında tanınır olmasında Nissan 200SX modelinin kıymetli bir rolü olduğunu söylemek gerekiyor.
Nissan 200SX, o periyot piyasada pek çok gibisi olan Silvia serisi bir model ve o denli çok da öne çıkan özelliği yok, hatta bir kusuru var. Tahminen öbür bir vakitte olsa bu kusur yüzünden piyasadan toplatılacak olan Nissan 200SX modelinin bir efsanye dönüşmesinin nedeni, şaşıracaksınız, Süratli ve Öfkeli sinema serisinin başlamasıdır. 1980’lerde başlayan bu seyahatin 2000’li yıllarda nasıl devam ettiğinin ve bir efsanenin doğmasının öyküsüne yakından bakalım.
Her şey Nissan’ın yarış dünyasına girmesi ile başladı:
Aslında Nissan Silvia serisinin geçmişi 1960’lı yıllarda üretilen CSP311 modeline kadar dayanıyor. Lakin gerçek manada birinci Silvia ismini alan model, S10’dur. S10 modeli 1975 – 1979 yılları ortasında üretilmiş ve Japonya iç pazarında epey tanınan olmuştur. Lakin Nissan, iç pazarla yetinmek istememiştir.
Nissan, 1979 – 1983 yılları ortasında S110 modeli ile yarış dünyasına adım atmıştır. Avrupa ve Japonya üzere mahallî pazarlarda başarılı olan otomotiv üreticileri, isimlerini duyurmak için Dünya Ralli Şampiyonası’na katılmaya çalışırlar. Nissan da bu türlü yaptı ve S110 modeli ile hiç de kötü olmayan muvaffakiyetler kazandı.
1985 yılına kadar yarışlarda birkaç muvaffakiyet elde etse Nissan, 1988 yılında son kere katıldığı yarışlardan sonra Silvia serisi ile bu işin olmayacağını anladı. Silvia serisi içinde yer alan S10, S110, S12, S13, S14 ve S15 modellerinin hepsi ön motor, geriden çekişliydi ve baya baya kayıyorlardı.
E bu otomobil kayıyor!
1990’lı yılların sonu 2000’li yılların başında, dünya çapında pek otomotiv firması ucuz ve eğlenceli olarak tanımlanan spor coupe model otomobiller yaptılar. Mazda, Toyota, Nissan üzere markaların çıkardığı bu otomobillerin hepsi ön motor, geriden çekişli modellerdi. Fakat Nissan 200SX, ortalarında bir adım öne çıktı zira bu otomobil ile drift atmak bir olağanüstüydü.
Nissan, dünyanın izlediği yarışlarda mükemmel drift yapan bir otomobil sergileyince haliyle bu durum Japon gençlerin dikkatini çekmişti. Yarışlarda muvaffakiyet elde edilmese bile Nissan 200SX sokaklarda başarılı olmuş görünüyordu zira her köşede bu otomobil ile drift yapan Japon gençleri ile karşılaşıyordunuz.
2004 yılında Formula Drift aktifliğinin başrolü olmaya başlayan Nissan 200SX ile Indiana Jones sinemasında bile şahane bir drift sahnesine imza atılmıştır. İsmini bu biçimde duyurmaya başlayan Nissan 200SX, 2000’li yılların başına denk gelen ve gençliğe yeni bir ruh aşılayan bir devrin başlaması ile tepeye çıkmıştır.
Süratli ve Öfkeli vizyona giriyor:
2001 yılında tüm dünya otomobillerle ziyadesiyle içli dışlı olmaya başladı. Ferrari pilotu Michael Schumacher 4. şampiyonluğunu kazandı, E46, M3, Murcielago üzere otomobiller sokaklarda uzunluk göstermeye başladı ve vizyona bir sinema girdi; The Fast and the Furious, Türkçesi ile Süratli ve Öfkeli. Tüm bunların tıpkı yıl içerisinde yaşanması, sürat tutukunlarının ulaşabilecekleri şeylere daha çok bedel vermelerine yol açtı.
Birinci vizyona giren Süratli ve Öfkeli sinemasında otomobiller modifiye ediliyor, yabanî yarışlar yapılıyor, bol bol drift atılıyordu. Tüm dünya gençleri sinemadan çıktıktan sonra meczup üzere drift atmak için yanıp tutuşuyorlardı ve karşılarında ucuz, kusursuz kayan bir Japon arabası olan Nissan 200SX vardı.
O devir tüm Japon gençleri Nissan 200SX model otomobillerini modifiye ettiler ve sokakların hakkını veren driftlere imza attılar. The Fast and the Furious Tokyo Drift sinemasına ilham veren olayın tam da bu olduğunu söylemeye bile gerek yok. Kentli milenyum beşerinin arabası olması için tasarlanmış Nissan 200SX, böylelikle gençlerin gözdesi bir efsane haline geldi.
Nissan 200SX’in bu ismi almasına neden olan bit öykü de var:
Dikkatli okuyucular fark etmiştir; Nissan Silvia diyoruz, S serisinden bahsediyoruz, bazen de Nissan 200SX diyoruz, pekala neden? Japon ve Avrupalı otomotiv üreticilerinin yaptıkları otomobillerde genel olarak bu türlü bir durum kelam konusu. Her model, her pazarda farklı bir isimle anılıyor.
1990’lı yılların sonu 2000’li yılların başında üretilen spor coupe modelleri sadece Nissan tarafından değil, öbür otomobil markaları tarafından da S harfi yanına gelen sayılarla isimlendirildiler. Nissan Silvia serisi farklı yıllardan piyasaya sürülen S10, S110, S12, S13, S14 ve S15 modellerinden oluşur. Burada yaklaşık 50 yıllık bir süreçten bahsediyoruz.
Japon iç pazarında bu isimle hayli tanınan olan otomobiller Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Yeni Zelanda ve Avrupa pazarında 200SX olarak piyasaya sürüldüler. Üretim yılına nazaran de ‘nesil’ olarak kodlandılar. Yani aslında Nissan 200SX dediğimiz vakit 1988 – 2002 yılları ortasında üretilen S13, S14 ve S15 modellerinden bahsediyoruz. Bunlar ortasında en ünlüsü ise 1999 – 2002 ortasında üretilen Nissan S15 modelidir.
Nissan 200SX mefkureleri temsil ediyor:
Markalar tarihinde kimi şeyler baht işidir. Baht ile birlikte doğan şartlar ise bir marka ya da modeli efsane haline getirebilir. Nissan 200SX de bu durumun en büyük örneği. Kentli milenyum insanları için üretilen arttan çekişli spor otomobil modellerinden oluşan S serisinin en büyük talihsizliği kayması, en büyük bahtı ise hakikat vakitte kaymasıydı.
Kent içi kullanımda olağan şoförler için tehlike yaratabilecek olan bu sorun, Süratli ve Öfkeli sinemasının vizyona girmesi ile birlikte gerçek sokak tutkusunun yansıması haline geldi. O denli ki birtakım bireyler şayet Nissan 200SX olmasaydı bugün bile devam eden sinema serisinin bu kadar tanınan hale gelip gelmeyeceğinden emin olmadıklarını söylüyorlar.
Milenyum ile başlayan özgürlük havası ve insanların artık klişelerden sıyrılma ülküleri, Nissan 200SX modeli ile hayata geçti. Sinemada olduğu üzere yüz binlerce dolarlık otomobilleri haşat edemiyorduk fakat en azından, ülkemizde değil, görece ucuz olan bu türlü bir modeli modifiye ederek gerekirse biraz parçalamak hepimize yeterli geldi.
Dünya otomotiv piyasasının kıymetli markalardan olan Nissan 200SX modelinin nasıl bir efsaneye dönüştüğünü ve bu seyahatte yaşanan değişik kıssayı anlattık. Nissan markası şanslıydı lakin şoförler her vakit şanslı olmayabilir, dikkatli sürün.
