Cezaeviler ile alakalı oyunlar ve filmler her zaman ilgime sürüklemiştir. Esirliğin Bedeli filmi ve OZ dizisini kezlerce izlemişimdir. İsminin yanında “Prison is Hell” yazan bir reyin görünce hemen alıp oynamaya başladım ve bir defa daha gördüm ki, hapishanler gerçekten cehennemmiş. Oyunun imalcisi olan Surreal Software’i oyuncular Drakan serisiyle andıracaklardır. İşletme bu sefer reyin için çok değişik bir etraf ve atmosfer seçmiş ve bakalım ortaya neler çıkmış.
Torque ile tanışın
Kahramanımız Torque, ailesini kabaca öldürüdüğü mazeretiyle Carnate Adası’nda bulunan Abbot Eyalet Hapisanesi’ne getiriliyor. Alcatraz eşi bir cezaevi olan Abbot, en azılı ve alçak kabahatlilerin son durağı. Bunun sebebi ise idam mahkumlarının infazlarının asıllaştığı yer olması. Carnate Adası ise tarih süresince bir çok barbar vakanın asıllaştığı, kimsenin yaşamak istemediği lanetli bir isme. Cadı yargılamasıyla 11 ufak kızın yakılmasından, köle gemisinin karaya vurmasına, taş ocağının çökmesinden, 2. Dünya Savaşı sırasında düşman ajanlarının yakalandığı bir kalenin bulunmasına bir çok makûs vakaya konut sahipliği yapmış olan bir isme, Carnate Adası. Torque’un cezaevine gelişiyle beraber isme, sahip olduğu şeytancalığı dışarı vuracaktır. Torque hücresine girer girmez Abbot’ta her şey bir anda hakimiyetten çıkar, gardiyanlar kabaca katledilir ve siz özgür kalırsınız ve reyin bütün bu noktada başlıyor.
Oyunun atmosferi gerçekten müthiş, her an diken üstünde oynuyorsunuz. Genelde karanlık ve kapalı etraflarda ilerliyorsunuz, ne de olsa cezaevindesiniz. Mahlukatların kol dolaştığı, kapkaranlık, sağda solda bölünmüş cesetlerin olduğu bir etraf da, yaşamda kalmaya çalışacaksınız. Ne oldu korktunuz mu? Ara gizeme ortaya çıkan hayallerde ailenizi görüyorsunuz, size destek etmeye çalışıyorlar. Drama sahneler ile karşılaşıyorsunuz, oğlunuz niçin yanımızda değildin diye ağlayarak bir anda ortaya çıkıyor. Bir yandan cezaevinden kaçmaya çalışırken, bir yandan da ailenizin can verdiği gün neler olduğunu anımsamaya, çözmeye çalışıyorsunuz.
Düşmanlarınız insan değil, eziyet sürüklemiş ruhları temsil eden mahlukatlar. Bu mahlukatların dizaynları filhakika şahane. Hiçbir oyunda göremeyeceğiniz biçimde düşmanlarınız var ve bu biçimlerin hepsi Carnate’in geçmişinde yaşanan hadiseleri sembolize etmekte. Misal olarak tam bedenine enjektörler saplanmış olan mahlukatlar, zehirli iğne ile idam edilen mahkumları sembolize etmekte. Mahlukatlarla ve adayla alakalı bilgiler, siz ilerledikçe menüde bulunan arşiv kısmında çıkıyor, oradan adanın tarihi ve mahlukatların neleri temsil ettiğini okuyabilirsiniz. Tabi koskoca cezaevinde yalnız değilsiniz, sizin dışınızda sağ kalabilen gardiyanlar ve mahkumlar ile de karşılaşıyorsunuz. Bunlarla ne yapmaya karar vereceğiniz size kalmış; ister destek eder sonra destek görürsünüz, ister ortadan kaldırırsınız. Sizi yönlendiren iki ses var, birisiyle karşılaştığınızda biri “Destek et, ilerde sana verimi değebilir.” derken ötekiyi “Öldür onu, ayağına dolanacak.” diyor. Hangisine uyacağınız size kalmış. Unutmadan söyleyeyim, bu seçimleriniz oyunun sonuna tesir ediyor ona göre. Karşılaşacağınız şahıslar yalnızca insanlar değil, size destek eden ya da destek eder gibi gözüken ruhlar ile muhatap olacaksınız. Bu ruhlar size bazı yerlerde destek ederken, bazı yerlerde ise başınıza büyük belalar açacaklar. Bahsi geçen ruhlar 3 adet, Dr.Killjoy, Horace ve Hermes. Hepsinin çok esrarengiz öyküleri var, özellikle Dr. Killjoy ile çok karşılaşacaksınız zira sizi rehabilitasyon etmek istiyor. Neden mi?