“Neler oluyor bana? Neden beni götürüyorlar? Burası neresi? Hiçbir şey anımsamıyorum… Burası çok talihsiz bir yere benziyor. Çevremdeki adamlar da keza öyle. İçimde makûs bir his var, sanki buraya makûs şeyler olacak. Neden tam absürtlükler beni buluyor? Başım çok ağrıyor, ama burada yatamam ki. Beni bu lanet yere düşürenler utansın.” Torque güç bir gidişatta, onu kurtarmak bize düşüyor. PS2’ciler belki çoktan kurtardılar, ama şimdi gizeme PC’cilerde.
PS2’de şayet oyunu oynamışsanız, oyunun 3. kişi görünümlü bir aksiyon oyunu olduğundan haberdarsınızdır. Aksiyon öğelerini, gerilim öğeleri ile iyi birleştiren bir reyin. The Suffering’in öyküsü, ana kişiliğimiz Torque çevresinde dönüyor. Ailesini öldürmek kabahatinden bir devlet cezaevine kapatılmıştır ve idamını bekleyecektir. Olup bitenden hiç haberi yoktur, zira belleğini kaybetmiştir ve ne yaptığını öğrenmez bir gidişattadır. Zati oyunun genel emellerinden birini de bu oluşturuyor; geçmişimizi aydınlatmak ve olan biteni çözmek. Geçmişi pek de parlak olmayan bu cezaevi, gerçeğinde paranormal eforların hakimiyetindedir. Rastla müdür, yoksa öyle mi gerekiyor meçhul, Torque mapusa girer girmez bir kargaşa yaşanmaya başlıyor ve cezaevi mahlukat atağına uğruyor. Onu daha da büyük risklerin beklediğinden habersiz, bu keşmekeşten yararlanarak mapustan çıkar.
Oyunun hakimiyetleri mevzusunda bir kasvet yaşanacağını varsaymıyorum. Geneldeki aksiyon oyunlarında olduğu gibi, The Suffering’in hakimiyetleri de alışılagelmiş bir şekilde, mouse+klavye ikilisinden alana geliyor. Klavye ile hareketimizi ve aksiyonlarımızı sağlarken, mouse ile beraber kamerayı vaziyete göre çevirebiliyor, saldırımıza reelleştirebiliyoruz. Böylece, hakimiyetlerde rastgele bir güçlük ya da alışamama gidişatı bulunmuyor.
The Suffering, grafikler mevzusunda tatmin edici duruyor. Oyunun gölgeleme ve ışıklandırma sistemi, fobi atmosferini bizlere yansıtabilecek biçimde kullanılmış. Karanlık kısımlar çok fazla olduğu için, el fenerimize çok sık müracaat eteceğiz. Öteki aksiyon oyunlarına göre, grafiklerin artı bir getirisi yok, ama makûs değil, göze gayet güzel geliyorlar. Reyin içerisinde ilerlerken, aniden girecek olan ara sinematikler, hem öykünün daha da aydınlanmasında, hem de etrafın daha da gerilmesinde ehemmiyetli rol oynayacaklar. Bir demo esnasında parmaklıkların artta durmakta olan bir mahlukat, demo bitiminde arkamızda belirip bize saldırmaya başlayabilir, bu surattan dikkatli olmamız ve süprizlere hazırlanmamız gerekiyor. Bu arada belirtmeden geçmeyelim, oyundaki vahşet seviyesi de oldukça fazla. Bunun demo’ları izlerken ve reyin esnasında ilerlerken daha rahat görebileceksiniz.
Oyunda, kesip biçmemiz gereken birbirinden değişik mahlukatlar var, daha da makûssu hepsi bize olağanüstü bir kinle saldırıyorlar. Her mahlukatın, kendine has özellikleri ve hücum biçimleri bulunuyor, ayrıca yeteri kadar da ürkütücü ve riskli olduklarını da söyleyebilirim. Özellikle suni zihinleri hiç de fena sayılmaz. Size saldırırken, cinsli cinsli manevralar yapıyorlar, böylece onları vurmanız daha da güçleşiyor. Yeri geldiği zaman sizden kaçıyorlar, oraya buraya zıplıyorlar ve sizi asap edene kadar uğraştırıyorlar. Natürel, onlar ne kadar riskliyse, siz de o kadar risklisiniz. Aksiyon oyunlarından bilindik olduğumuz, Revolver, TommyGun ve bunun gibi silahları kullanabilmek olası. Reyin esnasında şöyle birşey dikkatimi çekti, can vermek gerçeğinde olağan bir güç. İlerlerken, araştıracağımız raflar, kabinler ve masalarda bir hayli eşya, alet-edevat bulabiliyoruz. Özellikle, sıhhat çoğaldırıcı olarak bulunan Xombium şişeleri, çoğu yerde karşımıza çıkıyor. İmalciler, oyunun kullanıcı arkadaşı olmasına itina göstermişler.
Oynanabilirliğe alışabilmek hiçte güç değil. Bir yerden sonra, tıkır tıkır mahlukat avlamaya başlıyoruz ve oldukça rahat bir biçimde ilerleyebiliyoruz. Natürel, daha çok ilerlemek, mahlukatın da saldırması anlamına geliyor. Mahlukat öldürmenin dışında uğraşmamız gereken çokta güç olmayan bulmacalar da bulunuyor. Hatta bir müddetten sonra, aynı şeyleri yaptığınızı bile sezmeye başlayabilirsiniz, ama bol bol mahlukat öldürmeyi hoşlanıyorsanız, bu vaziyet sizin için fazla tasa olmayacaktır.