The Arrangement

The Arrangement

Aralık 4, 2019 0

Bir adventure yapmak herkesin harcı değildir. Nitelikli bir imal ortaya çıkarabilmek için, hem senaryo hem de oynanış bakımından sıkı bir çalışma hakikatleştirmek gerekir. Baştan savma adventure’ların hiçbiri tutunamamış ve yok olup gitmiştir. Monkey Island ve Broken Sword gibi galibiyetli üretimler ise, izlerini günümüze kadar taşımış ve unutulmayacaklar arasında yer almaktadırlar. The Arrangement da iyi bir imal olmak için çıkmış yola fakat keşke hiç çıkmayıp evinde otursaymış, vatana halka daha hayırlı olurmuş. Oynarken perişanın haline acıdım ve takribî yarım saat ayırdım. Nafile, hiç muntazam bir yanını bulamadım.

Bunlar kişilik mi?

Başlangıç demosunu görür görmez tiksinme duygularımız harekete geçmeye başlıyor. Üretimde kullanılmış olan animasyonlara gülmekten başka yapacak birşeyimiz yok. Şahsiyetler heralde birkaç tane baston yutmuşlar, sindirmeye çalışıyorlar. Elleri kolları güçle kıpırdıyor, dizaynlarında zati bir numara yok. Hepsi hortlak, zombi ya da mahlukat gibi insan dışı varlıkları anımsıyorlar. Hele başlangıç demosunun sonlarına doğru bir öpüşme sahnesi vardı ki, belki de burada oyundan kurtulmak isteyeceksiniz. Ben hırs yaptım direndim, siz yapmasanız da olur.

The Arrangement, 1. birey görünümünden oynanıyor. Rahat oynanan ve hakimiyet edilebilen bir yapısı var. Araştırılabilir, kullanılabilir ya da alınabilir objeler, belli semboller ile ekranımıza yansıyorlar. Kursörümüzü ekranın köşelerine getirdiğimiz zaman, sağa, sola ya da ileri gidebiliyoruz. Yalnız ekran geçişleri de meseleli, sanki slayt şovu izliyormuşsunuz gibi bir pay kapılıyorsunuz. The Arrangement’ın eksantrik bir özelliği; Windows arabiriminden misaller sunuyor. Başlangıçta, bir bilgisayar ile etkileşime giriyor ve burada Outlook kullanıp, yazıcıdan çıktı alma vakayı ile uğraşıyoruz. Bayağıda da mouse’un sağ tuşuna tıkladığımız zaman , üstte çıkan Windows menüsü sayesinde save, load ya da oyundan çıkma operasyonları ile ilgilenebiliyoruz. Inventory de, kursörü ekranın üst kısmına getirdiğimiz zaman devreye giriyor. Bunlar yalnızca oynanışsal basitlikler, sakın aldanmayın, vakaya hiçbirşey katmıyorlar.

The Arrangement bazı yerlerde canınıza ot tıkıyor. Objeler öyle bir monte edilmiş ki, kesin araştırılabilecek ya da alınabilecek materyal gözden kaçıyor. Tamam, çevredeki objeler cansız varlıklar, ama bu kadar da cansız dururlar mı? Oyunun bir öğesi oldukları dahi emin değil. Üstelik şöyle bir gidişat da var; diyelim ki yan yana iki obje duruyor. Bir tanesi birşeye yaramıyor, öbürü ise araştırılabiliyor. Ama gelin görün ki, sanki işe yaramayan obje bir işlevi varmış gibi işaretleniyor. Bu da insanı çıldırtıyor. Çok basit bir bulmacayı dahi, sırf bu objelerin yerleştirilememesi suratından çözemiyor ve asap oluyorsunuz. Üstelik bazı ayrıntılar da son derece afaki ve kafa karıştırmaktan öteye gitmiyorlar.

Bağlayalım vakayı…

The Arrangement, ne yazık ki bir fiyasko. Adventure cinsi, böyle bir oyuna sahip olduğu için kendinden utanç dinleyecektir. Olsun biz onu daha önceki, nitelikli imallere de sahip olduğunu da anımsatarak avuntu edebiliriz. Son lafım da natürel siz oyunculara; yanından dahi geçmeyin, asaplarınızı hırpalamayın.

Tags: Macera, PC, the arrangement Categories: Donanım
PAYLAŞ PAYLAŞ PIN EKLE PAYLAŞ PAYLAŞ PAYLAŞ
Related Posts