Conflict serisi de, en sonunda Vietnam hadisesine el attı. Conflict: Desert Storm oyunlarından sonra, şimdi kendimizi Vietnam Savaşı’nın içinde bulacağız. Zati alıştık bu mevzuyu oyunlar içerisinde görmeye. Desert Storm serilerini oynamış olan dostlar, Conflict: Vietnam’dan bahsetmeye başlayınca, hiç yabancı olmadıkları bilgiler ile karşılaşacaklar, ama Conflict oyunları, Vietnam ile daha da renk kazanıyor.
Savaşı tüm güzergahlarıyla hissetirmeye çalışacak olan reyin, 1968 seneyi içerisinde geçiyor. Cherry adında, orduda daha ilk günlerini geçirmekte olan bir askeri hakimiyet etmekteyiz. Öykü şu biçimde büyür, helikopterimiz bir atağa maruz kalarak düşer, talih yapıtı biz ve ekip dostlarımız sağ olarak kurtulurlar, ama ordunun öteki birliklerinden ayrı düşmüşlerdir. Emelimiz, dostlarımız ile beraber, hem sağ kalmaya çalışmak, hem de ordunun geri kalanını bulup, onlara katılmak.
Conflict: Vietnam, 3. birey görünümlü, ekip bazlı bir aksiyon oyunu. Bizimle birlikte, bilgisayar tarafından hakimiyet edilen 3 adamımız ile, 14 vazife süresince galibiyetli olmaya çalışıyoruz. Görevler, Vietnam’ın değişik değişik yerlerinde geçecek; köyler, ormanlar, kent caddeleri gibi bölgelerde çabalarımız olacak. Emrimizde bulunan askerlerin kendilerine has silahları ve özellikleri bulunuyor. Sniper, medic gibi askerlerimiz var, üstelik hepsi misyonlar ilerledikçe hünerlerini geliştirebiliyorlar. Kısımların başında, isteğimize göre seçebileceğimiz askerlerimize, bir hayli emir verebiliyoruz. Bu emirler, eskortluk etmekten, gözetmeye, hamleden siper almaya kadar değişebiliyor. Ayrıca, Conflict: Vietnam’da bulunacak olan silah yelpazesi de klasik bir geniş, 20’den fazla çeşide tesadüfebileceğiz. Düşmanlara nişan almak, Vietnam’la beraber daha basit bir hale getirilecek.
Conflict: Vietnam, geliştirilmiş grafikleri de birliktesi getirecek. Enerjik ışıklandırma efektlerinin olacağı reyin, etrafsal ayrıntılara da önemsiyor. Ormanlık alanlarda geçen misyonlarda, çalılıklar ehemmiyetli bir rol oynayacaklar, hem saklanma, hem de düşmanların yerini kavrayabilme mevzusunda. Natürel, kendimizi ele verme ihtimalini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bizim yanımızda, bilgisayar tarafından idarenen adamlarımızın da var, bu surattan suni zekâ konusunu umursanıyor. Yanımızdakiler, ilerleme sırasında çevreyi hakimiyet ediyor, gerektiği yerde ateş açıyorlar. Ehemmiyetli misyonlarda, bizi gözetebilmek için lüzumlu fomasyonlara dizilip, öyle ilerliyorlar. Adamlarımızdan birinin çatışmada can vermesi, o misyonun galibiyetsizlikle sonuçlanması anlamına gelecek, bu surattan dikkatli olmalıyız. Suni zekânın iyiliği, yalnızca bizim ekip dostlarımız için değil, düşmanlarımız için de geçerli olacak. Bizi yok edebilmek için pusulara uyuyacak, muhtelif bubi tuzakları kullanacaklar. Gruplar halinde saldırararak, bizi çevreleyecek ve güç gidişatlarda vazgeçebilecekler.
