Avrupa Uzay Ajansının (ESA) yayınladığı Life Beyond Earth (Dünyanın Ötesinde Yaşam) isimli 4 dakikalık kısa sinemada, Ay üzerinde kolonileşmenin ve Ay’da hayatın gerçekçi bir halde nasıl olacağı anlatılıyor.
Kısa sinemada gösterilen konsept dizaynlar, “Skidmore, Owings & Merrill” mimarlık firması tarafından hazırlandı ve Venedik’te gerçekleşen 17. Milletlerarası Biennale Mimari Standında gösterildi. Biennale standının bu yılki teması “Birlikte Nasıl Yaşayacağız”dı. Bu projeye Avrupa Uzay Ajansı uzmanları ve MIT’de Havacılık ve Uzay Departmanı’nda profesör olan eski NASA astronotu Jeffrey Hoffman teknik takviye sağladı.
Life Beyond Earth kısa sineması
Stantta kısa sinema ile 2 adet büyük ölçekli fizikî maket de gösterildi. Mimarlık firmasının baş dizayncısı olan Daniel Inocent, proje hakkında “Avrupa’da, yaşanabilir insan habitatı konseptlerine çok daha farklı bir bakış açısı getirebilir” dedi. Bu konsept, özel ve devlete ilişkin uzay şirketleri ve öteki bölümlerin ortak çalışmaları ile uygulanabilir, uzun vadeli ve yaşanabilir bir Ay üssünün mümkün olabileceğini gösteriyor.
Ay üssünün konsept tasarımı
Kısa sinemada görülen konsept yapılarla ilgili yapılan açıklamada, dizaynın en kıymetli kesiminin Ay yüzeyinde ömrü devam ettirecek bir ömür alanının olduğu belirtildi. Bu alan, yarı genişleyebilen ve yüksek kütle-hacim oranına sahip olan tasarımı sayesindeyse gerektiğinde olağan boyutunun neredeyse iki katına çıkabilecek. Yaklaşık 4 katlı bir bina yüksekliğinde olan ve içinde değiştirilebilir elemanları olan bu dizaynda, Ay’da bulunan grubun düşük yer çekiminden faydalanması için yüksek tavanlar, merdivenler, çalışma alanları ve hatta tutunabilmeleri için çubuklar olması düşünülüyor.
Bu yapılar hem yüzeyde şahsen astronotlar tarafından hem de uzay istasyonundan denetim edilen robotik araçlarla uzaktan kurulabilecek. Şu anki tasarım, 4 kişilik bir grubu 300 gün boyunca rahat şartlarda barındırabilir durumda.
Gerçek olabilecek bir tasarım
Görüntüde gördüğümüz hayali koloninin, Ay’ın güney kutbunda bulunan Shackleton kraterinin kenarı boyunca yerleştiğini görüyoruz. Aslında bu akla yatkın ve gerçekçi bir seçim çünkü bu pozisyona kurulacak bir Ay üssüne hem daima güneş gücü depolanabilir hem de meskenimiz olan Dünya gezegeni daima görülebilir. Bunlara ek olarak kraterin içindeki karanlık alanlara kurulacak su depolarına da kolay kolay erişim sağlanabilir.
Daha evvel tekraren defa fütüristtik Ay üslerinin görüntülerini ve fotoğraflarını gördük lakin hiçbiri aklımızda kalmadı. Bunun sebebiyse hiçbirinin gerçekçi olmamasıydı. Birinci Ay kolonisi tam olarak buna benzemeyebilir lakin uzmanlar, bu konsept dizaynın gerçeğe epey yakın olduğunu düşünüyor. Hakikaten doğal uydumuz olan Ay’a kalıcı yerleşkeler kurmanın vakti geliyor üzere görünüyor.
