Bilim, ‘para ağaçta yetişmiyor’ lafını tersine çevirebilir. Beynelmilel bir araştırma takımı, kültür nebatlarıyla altın toplamanın ve hasat faktörün yolunu buldu.
Bilim insanları, altını natürel yöntemlerle elde faktörün yolunu bulmuş olabilir. Nebatların topraktaki değerli metalleri vermesini sağlayan yöntemin galibiyetli olması halinde, altın yerin altındaki kimyevi tepkimelerle değil ancak biyolojik süreçlerle ortaya çıkabilir.
Livescience sitesinin haberine göre, ‘phytomining’ ismi verilen yöntem, nebatların topraktaki değerli metalleri ortaya çıkarmasını sağlayarak altın elde etmeye direniyor.
Bazı nebatlar, kökleri sayesinde nikel, kadmiyum ve çinko gibi metalleri yapraklarında toplama hünerine sahip. Hiper akü ismi verilen bu özellik, senelerce hava lekeliliğinin eksiltilmesi için kullanılmak istendi.
Ancak altını ortaya çıkaran bir hiper akü bulunmuyor. Bunun sebebi, altının suda kolayca çözülmemesi ve nebatların altın parçacıklarını kökleriyle natürel bir biçimde sürükleme özelliğinin bulunmaması.
Beynelmilel bir araştırma takımı ise bu sualin üstesinden gelerek nebatlarda altın hasatı yapılabileceğini düşünüyor. Nebatlardan altın elde etmek için çalışan takımda yer alan Yeni Zelanda’nın Massey Üniversitesi’nden coğrafya kimyageri Chris Anderson, “Muhakkak kimyevi şartlar altında, altının çözünürlüğü sağlanabilir” dedi.
NEBATTAN ALTIN HASATI
Nebatlardan altın elde edilmesi için uzun senelerdir araştırma yapan Anderson, 15 sene evvel yaptığı deneyde, altın parçacıkları kapsayan kimyevi olarak müdahale edilen topraktan, hardal nebatının altını sürükleyebildiğini göstermişti.
Anderson’un geliştirmek istediği yöntem şu biçimde çalışıyor:
Toprak üzerinde yaprak yoğunluğu fazla olan hardal nebatı, ayçiçeği veya tütün gibi süratli gelişen bir nebat seçiliyor. Nebat, altın parçacıkları kapsayan toprağa ekiliyor. bilim insanları, bu cins bölgeler için daha önceki altın madenlerini çevreleyen alanları ideal olarak gösteriyor. Ananesel madencilik, altını kaya ve topraktaki öbür minerallerden yüzde 100 ayıramıyor. Ancak nebatlar bütün olgunluğuna ulaştığında, altını çözebilecekleri kimyeviye maruz vazgeçilirse, nebat topraktan sürüklediği altını yapraklarındaki gözeneklerde suyla beraber ortaya çıkarıyor. Ardından, hasat harekâtı başlıyor.
Anderson, her ne kadar ilk safha daha güç görünse de, nebatın altını sürüklemesinin kolay, hasatın ise güç kısım olduğunu belirtti:
“Altın, kültür nebatlarında değişik tepki verir. Şayet nebatlar yakılırsa, altının bir kısmı küle yapışkan kalır, öbür kısmı ise yok olur. Külü işlemek çok güç olduğu gibi, nakliyatı çok riskli olan güçlü asitlerin kullanılmasını gerektirir… Nebatlarda bulunan altın, nanoparçacık seviyesindedir. Bu vaziyet, kimya sanayisi için büyük bir potansiyel sunabilir” dedi.
MADENLERİ ARINACAK
Altın hasatı, önünde uzun bir yol olsa dahi bir gün nebatlardan altın elde edilmesini sağlayabilir. Yeniden de Anderson bu mevzuda fazla ümitli olunmaması gerektiğini belirtti.
Nebatlardan altın elde faktörün ananesel madenciliğin yerini almayacağını belirten Anderson, “Bu yöntemin gizlediği değer, lekeli maden bölgelerini arınabilecek olması” dedi.
Nebatların topraktan altın sürüklemesini sağlayuan kimyeviler, aynı zamanda topraktaki zehirli elementler olan cıva, arsenik ve bakırın da emilmesine ihtimal verecek. Maden atıklarında yer alan bu metaller, insanlara ve tabiata negatif tesirde bulunuyor.
Anderson, ‘madenleri arınarak aynı zamanda bu harekâttan para kazanabilmeleri halinde iyi bir iş muvaffak olacaklarını’ belirtti. Anderson ve takımı, Endonezya’da altın hasatı yöntemini geliştirmek için çalışmalara devam ediyor.
Öte yandan, bazı bilim insaları altın hasatının etrafsal tehlikeler gizlediğini belirtti. Madencilerin kayalardan altın elde etmek için kullandığı siyanür ve tiyosiyanat, aynı zamanda nebatların altını çözebilmesi için kullanılmalı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Georgia Üniversitesi’nden Scott Angle, “Altın hasatı sürecinin kendisi etrafsal tehlikelere neden olabilir” dedi.