İnsanlığın binlerce yıldır aramaktan bırakmadığı altın, binlerce senelik bir jeolojik süreçle değil, tersine bir anda oluşuyor.
Jeologlar, yeni araştırmalarda zelzelelerin neden olduğu kimyevi süreçlerin ortaya çıkardığı altın yataklarının yaradılışına ait yetersizleri de tamamlayı muvaffak oldu.
Dağları alana getiren yeraltı zelzeleleri, kayaları birbirlerinden o kadar süratli ayırıyor ki, kapsadıkları yüksek tazyikli akışkanlar o anda buğulaşıyor. Geride, altın da dahil olmak üzere bir hayli mineral kapsayan artıklar kalıyor.
Altın yataklarının oluşması için, mineral içeriği zengin suların yerin 5-30 km derinliğindeki çatlaklara akması gerektiği öğreniliyordu. Ancak altının bu çatlaklarda nasıl ilerlediği jeologların kesin olarak tespit etemediği bir bilgiydi.
Altın yataklarının yaradılışında zelzelelerin tetiklediği tazyik başkalaşımlarının tesirli olduğu düşünülse de, bu tazyik başkalaşımlarının çok büyük ölçekte olmaması, altın yaradılışı sürecinde başka etmenlerin de yer alabileceğine işaret etti.
NE KADAR ÇOK ZELZELE O KADAR ALTIN
Avustralya Milli Üniversitesi’nden Richard Henley ve Queensland Üniversitesi’nden Dian Weatherley, zelzele devingenlerini araştırarak, zelzelelerin tetiklediği tazyik başkalaşımlarının sanılandan daha eforlu olduğunu ortaya çıkardı. Oluşturdukları modele geöre, zelzeleler yerin derinliklerindeki kayalarda ses süratinde çatlaklar oluşturabiliyor.
Newscientist sitesine konuşan Henley, ‘akışkanın kayadaki boşluğu doldurmak için kayanın çevresinden çatlaklara yeterince süratli ilerleyemediğini’ belirtirken, ‘tazyikin zelzele esnasında bir anda 3000 bin kat eksilerek Dünya’nın yüzeyindeki seviyeye indiğini, böylece kayalardaki akışkanın buğulaşarak ortaya kapsadığı minerali çıkardığını’ ifade etti.
Ardından, çözülmesi değişik minerallere göre güç olan altın, zelzeleler yinelendikçe birikiyor ve altın yatakları ortaya çıkıyor.
Weather, “Her zelzele mikroskobik miktarda, çok az ölçü altının ortaya çıkmasını sağlıyor. Büyük ölçüde altın oluşması için, yüzbinlerce sene gerekiyor” dedi.
ALTININ ÜÇTE BİRİ DERİNLERDE
Amerika Birleşik Devletleri’nin Nevada Üniversitesi’nde jeolog olan John Muntean, Avustralyalı meslektaşlarının elde ettiği neticelerin oldukça ‘emin’ olduğunu belirtti.
Muntean, zelzelelerle altın yatakları arasındaki irtibatın çok yeni olmadığını belirterek, “Bu çalışma yaşanan tazyik eksilmesinin ölçüsünü ortaya koyuyor, ayrıca, buğulaşmanın ardından altının nasıl geride kaldığını açıklıyor” dedi.
Günümüzde öğrenilen altın rezervlerinin üçte biri yeraltında yer alıyor. Yeraltındaki altının bir kısmı madenlerden çıkarılıyor, bir kısmı da aşınmayla karıştıkları akarsu akıntılarına bir araya geliyor. Geride kalan altının yüzde 45’i, Güney Afrika’nın Witwatersrand havzasından elde ediliyor.
Geride kalan altının yüzde 10’u ise yeniden zelzeleler sayesinde volkanların 2 km derinliğinde oluşuyor.
Weather, ‘Altının sonu yok, devamlı kendini yenileyen bir maden’ ifadesini kullandı.
kaynak: ntvmsnbc