İzleyicinin kendisini belli başlı karakter yerine koyup bir diziyi izlemesi fiilen kuvvet. Eğer her bir dizi yalnızca 10 birey izlese ola ki bu durumun üstesinden gelebilirsiniz, fakat milyonlarca kişiye aynı şeyi sezdirmek gerçekte herkesin harcı yok.
Zaten bunu başaran diziler de sektöre yeni şeyler kazandıran yapımlar oluyorlar. Bugün kendinizi izlerken içinde hissedeceğiniz, başlıca karakterle empati ayarlamak konusunda sorun yaşamayacağınız bazı yapımları derliyoruz.
IMDb notu: 8.6 Rotten Tomatoes puanı: %93
Eliot’un içine kapandığı dünya fazla karanlık. Düşünceleri zihninin sürekli meşgul olmasına neden oluyor. Bu meşguliyet, zamanla toplumda ve insanlardaki beceriksiz noktaları görmesine niçin oluyor. Mücadelesiyle muhtemel bir geleceğin baş faktörü olarak kendisini buluyor. Onun dile getirdiği düşüncelerde, zaman zaman aklımıza gelen şeyleri görüyoruz.
IMDb notu: 8.2 Rotten Tomatoes puanı: %92
Mesleki yorgunluğu doruğuna kadar yaşamış bir gazeteci, bir kızın bir anda ortadan kaybolmasıyla kendisini görev başında buluyor. Amy Adams’ın hayat verdiği Camille Preaker, eski kötü alışkanlıkları ve ailesi ile uğraş verirken, kendisini gerilim doymuş bir ceza öyküsünün ortasında buluyor.
IMDb notu: 8.2 Rotten Tomatoes puanı: %92
Eğer bu dizi bir film olsaydı, muhtemelen Cillian Murphy Oscar’ı Bafta’yı ne varsa süpürürdü. 1919’un Londra’sında başlayan öykü, Tommy Shelby’nin gangsterlik konusunda Al Pacino’nun şahsiyet Tony Montana dek klasikleşmesini sağlıyor. Geçtiği dönemi son derece başarılı yansıtması nedeniyle olayların içinde hissetmeniz hiç de baskı yok.
IMDb notu: 8.9 Rotten Tomatoes puanı: %83
Listedeki tek fantastik dizi olan Stranger Things’i bu dek başarılı kılan, az kalsın herkesle özdeşleşebilecek karakterlere sahip olması. Her bir karakterin başrol kaygısı güdülmeden ekrana geldiği yapımın birincil iki sezonu su gibi akıp geçiyor.
IMDb notu: 8.9 Rotten Tomatoes puanı: %83
Ozark’ın hikayesinde aynı bir akışı, doğrusu Narcos’un üçüncü sezonunda da görmüştük. Ailesiyle birlikte bambaşka bir kente taşınan bayağı bir muhasebecinin başı, fakat bu dek belaya girebilirdi. Kaç yaşında olursanız olun, kendinizi ama bu değin aile babası hissedebilirsiniz.
IMDb notu: 8.6 Rotten Tomatoes puanı: %71
Karısını umulmadık bir şekilde kaybeden Tony’nin hayatı, bunca süre içinde gizli olan iyi ve güzel insanın ortaya çıkmasıyla farklı bir şekilde evrilir. After Life, hayatın kaç bucak olduğunu yaşayarak öğrenen bir adamın yürekleri ısıtan hikayesidir.
IMDb notu: 7,9 Rotten Tomatoes puanı: %93
Bir kitap dükkanı işleten Penn, hayalindeki kadına sırılsıklam aşıktır. Ona ulaşmak için her yolu deneyen adam, çareyi internette bulur. Stalklamak deyiminin hakkını veren bu adamın azılı bir seri katile dönüşümünü izleriz. Duyguların ne kadar dengelenmiş yaşanması gerektiğine dair gayet akan bir hikayedir.
Eğer sizin de izlerken benzer şeyleri hissettiğiniz, olayın içerisinden bir türlü çıkamadığınız diziler varsa yorumlarda belirtin.
Herkese iyi seyirler!